Bölüm 50

6.9K 724 352
                                    

(Eun Mi)

Jeju Adası'nda esen hafif rüzgar yüzümü okşuyor, dalgaların sesi kulağıma doluyordu. Gökyüzü henüz kararmış olsa da ay bugün oldukça parlaktı. Minik yıldızları ile birlikte Jungkook'un çehresini aydınlatmaya yetiyordu en azından.

''Hala inanamıyorum.''

Jungkook'un huzur veren sesi gülümsememe sebep olurken fısıldadım.

''Ben de.''

Jungkook başımın altındaki kolundan faydalanarak yüzlerimizi biraz daha yakınlaştırdı. Bir eli omzuma sarılmışken, boşta kalanı yanağıma kondurdu.

''Üşüyorsun.''

Soğuk havaya aldırmadan, üzerimdeki gelinlikle birlikte kumlara uzanmış, Jungkook'un da yanıma geçmesini sağlamıştım. Üzerimdeki beyaz suni kürk dışında ısınmak için yalnızca Jungkook'un beni saran kollarından faydalanıyordum.

''Biraz daha burada kalalım.''

Jungkook gülümseyerek beni koynuna çektiğinde, ellerimi montunun yakalarına yerleştirdim. Jungkook ise belime sıkı sıkı sarılmış, bir şekilde ısınmama yardımcı olmaya çalışıyordu.

Düşününce dünyanın en tuhaf evliliğini gerçekleştirmiş olsak da çok mutlu hissediyordum. 

Yoldan bulduğumuz iki şahit ile birlikte yıldırım nikahı kıymış, telefonlarımızı kapatıp ilk uçakla Jeju Adası'na gelmiştik. 

Üzerimizdeki gelinlik ve damatlık ile birlikte birçok kişinin dikkatini çekmemiz ve ''bunlar nerenin kaçıkları'' adlı bakışlarına maruz kalmamız dışında bir sorun olmamıştı.

Sözde nişan kıyafetleri almak adına çıktığımız alışverişin sonunda evli bir çift olacağımız kimin aklına gelirdi ki?

Bundan yaklaşık beş ay önce birisiyle tanışacağımı ve onun tüm hayatımı değiştireceğini söyleseler kesinlikle inanmazdım.

''Ne düşünüyorsun?''

Jungkook bakışlarını yüzümde dolaştırırken ellerimden birisini kızaran yanağına götürdüm. Beni soğuktan korumaya çalışırken onun daha çok üşüdüğünü biliyordum.

''Bizi.''

Kısa cevabımın üzerine Jungkook belimdeki elinin birisini çekip, yanağındaki elimi alıp dudaklarına götürdü. Öpücüğü soğuk havadan daha fazla içimi titretmişti.

''Tam olarak ne düşündüğünü öğrenebilir miyim karıcığım?''

Karıcığım?

Ben göğsüne sığınmışken ve onun bakışları yalnız benim yüzümü ezberlercesine, üzerimde dolaşırken nefes almak zaten yeterince zordu. Bir de dudaklarından çıkan sözcüklerle başa çıkmak zorunda kalıyordum.

Yüzüme yerleşen ''hain çilek'' gülümseyişi ile birlikte Jungkook'un kollarından usulca sıyrıldım. Yerimden seri bir şekilde kalkıp birkaç adım geriye gittim. 

''Beni yakalarsan söyleyeceğim kocacığım.''

Jungkook oyunuma katılıp beni zevkle yakalayacağına dair bir şeyler söylerken ben koşmaya başlamıştım. Topuklu ayakkabılarım kuma batıp çıkarken koşmak zor olduğundan bana iyice yaklaşmaya başlayan Jungkook'a dönüp durmasını söyledim.

''Dur, böyle koşamıyorum!''

Jungkook'un durduğundan emin olduktan sonra ayakkabılarımı ayağımdan çıkarıp elime aldım. Çıplak ayaklarım kumlara değdiğinde soğuk tüm bedenimi ele geçirmiş gibiydi.

The Truth Untold ❧ JkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin