Bölüm 64

5.6K 660 183
                                    

Medya der susarım 😢💜

(Jungkook)

Yu Jin ile birlikte vakit geçirmek adına gittiğimiz kampta sürekli karakterlerinden birinin ortaya çıkması sebebiyle amacımıza ulaşamamıştık.

Doğayla iç içe bir ortamda biraz olsun nefes almak, rahatlamak, sorunlarımızdan ulaşmak istemiştik fakat bu pek mümkün olmamıştı. Daha ilk gün Bayan Tidy'nin ortaya çıkması ile yarıda bırakmak zorunda kaldığımız kamp ortamından ayrılmış ve Seoul'e dönmüştük. Diğer tüm karakterler gibi Bayan Tidy de gücünü zaten neredeyse yitirmişti hatta en zayıf halka oydu. Bayan Tidy'e veda edişimizin hemen ardından ortaya çıkan Komiser Jae Rim yüzünden kampa dönüş süremiz bir hayli uzamıştı ve nihayet yeniden kampa döndüğümüzde ise huzurlu bir sabaha uyanmak yerine Hye Mi ile uyanmıştım. Güçsüz görünmeyi sevmediği gibi, kendini güçsüz hissederek daha fazla Yu Jin'in bedenine hüküm sürmemeyi tercih eden Hye Mi, bana sandığım kadar zorluk çıkarmamıştı. Hatta güçsüz olmak yerine tamamen gitmeyi kendisi aklına koymuştu. Yalnızca benimle bir kez olsun yakın olmak isteyişine karşı koyamayışım üzerine Yu Jin'den aldığım darbeyi saymazsak gidişinin kolay olmasına sevinmiştim. 

Aslına bakılırsa; tüm karakterlerle aylarca beraber olduğum düşünülürse hepsiyle özel zamanlar geçirmiştim. Her bir karakter hayatımda yer edinmiş, hepsini kabullenmeme sebep olmuştu. Gidişleri hem Yu Jin'in hayatını olumlu etkileyeceği için beni sevindiriyordu hem de Yu Jin'in bir parçası olduklarını bildiğimden duygusal bir burukluğa sebep oluyordu.

Tüm bunları bir kenara bırakırsak dün gece Seoul'e geri dönüşümüzün hemen üzerine Yu Jin yeniden karakter değiştirmişti. Bu kez karakter değiştirmesinin sebebi uyku sersemliği ile kapıya çarpması olmuştu. 

''Jungkook Oppa, bu bitti!''

Kim Bo Tong, kesinlikle en tehlikeli karakter olmalıydı. İçerinde yaşı küçük olduğundan en masummuş gibi görünüyor olsa da öyle değildi. Aksi halde saatlerdir bana marketi eve taşıtıyor olmasının başka açıklaması olamazdı.

''Bu karakterin nasıl açığa çıktığını bilmeden gitmesini sağlayamayız.''

Jin Hyung koltuğa gömülmüş, Bayan Kim'e dert yanıyordu ve ben Bo tong ile uğraşmak zorunda kalıyordum.

Çikolatalı süt şişesini Bo Tong'un elleri arasından aldıktan sonra saate baktım. Saatin ibresi dörtte dururken derin bir iç geçirdim. 

''Jungkook Oppa, Jimin Oppa gelecek mi?''

Sevimli olmaya çalışarak giyindiği tütünün eteklerinden tutundu ve yerinde sağa sola sallanmaya başladı.

''Hayır, çok işi var Jimin Oppa'nın!''

''Jungkook, her istediğini yap demedim mi sana?''

Jin Hyung oturduğu yerden bana doğru bağırırken gözlerimi devirmek zorunda kaldım. Her ne olursa olsun Jimin'in yanağına konduracağı öpücükleri falan düşününce çıldırıyordum. Hele ''jimin Oppa, büyüyünce seninle evleneceğim'' gibi cümleler kurduğunu hatırladıkça çıldırma katsayım daha da yükseliyordu.

Sağ gözümün seğirmesine aldırmadan zoraki bir gülümseyiş sundum.

Geriye kalan tek karakter Bo Tong'un da gitmesi gerekiyordu öyleyse buna da katlanmalıydım.

''Gel seninle arayıp çağıralım Jimin Oppa'nı! Herhangi bir işi yoksa gelir!''

Bo Tong sevinçle ellerini birbirine çırpıp koşar adımlarla yanımdaki yerini aldı ve elimden tutarak beni de koltuğa doğru çekiştirmeye başladı.

The Truth Untold ❧ JkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin