twenty one

2.9K 175 42
                                    

"Neredeydin?"

Saat gece 3'e gelirken, Jungkook'un yanından zorla ayrılıp taksiyle eve dönmüştüm. Yorgundum, uykusuzdum ve bundan zerre şikayetçi değildim. Rüya gibi geliyordu, uyumaya korkuyordum.

Çok fazla ses çıkarmadan anahtarı yuvaya sokup kapıyı açar açmaz karşımda beliren, kolları bağlı Yein, ödümü kopartmıştı.

Baş parmağımı üst dişlerimin arkasına koyup başımı hafifçe geri atarken "Ödümü kopardın." diye mırıldandım.

"Nerede olduğunu sordum, Choi Rae Hwa."

Sesini kısık tutmasına rağmen öfkeyle konuştuğunu çok net algılayabiliyordum çünkü dişlerini sıkıyordu ve bedeni kaskatıydı.

"Dışarıdaydım." diyerek yanından geçmek için hareketlendim fakat bana izin vermeden hafifçe omzumdan ittirdi.

"Onu anlayabiliyorum, sana konumunu soruyorum." dediğinde alayla güldüm.

"Sana hesap vermek zorunda değilim, Jeon Yein."

Birden bire karanlık koridor aydınlanırken gözlerim ani gelen aydınlıkla kısılmış ve ışığı açıp uyku mahmurluğuyla bize bakan Yerim'e gitmişti.

Uyku gözlüğünü alnına çıkartmış ve gözlerini kısmış halde bize öylece bakarken pürüzlü sesiyle "Neler oluyor?" dedi.

Yein, parmaklarıyla burun kemerini kıstırdıktan sonra "Bir şey yok. Yatağına dön."dediğinde Yerim'den gülme sesi geldi.

"Bak," dedi, gülmeye devam ederken. Uykusu birden bire kaçmış gibi görünüyordu.

"Bir değil, iki değil, üç değil, binlerce defa aynı şeyi yaptın ama beni sinirlendiriyorsun artık!"

Cümlesinin sonuna doğru sesini yükselttiğinde neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Gece gece saçmalayası falan gelmişti sanırım.

"Ne saçmalıyorsun?"

Yein, dilimin ucunda duran cümleyi alıp ona verirken meraklı bakışlarımı ikisi arasında dolandırıyordum.

"Sen, kendini patronluk olayına bayağı alıştırdın sanırım? Ne zaman yatağıma dönüp dönmeyeceğimi sana soracak değilim, Yein. Gecenin dördünde ses yapan sizsiniz ama yatağına gitmesi gereken ben miyim yani?"

Bir bakıma haklıydı.

Yein, çoğu şeyde bize ne yapacağımızı söylerdi, bundan bir şikayetimiz yoktu çünkü o çoğu konuda bizden daha bilgiydi fakat iş hayatımıza gelince bunu abartıyordu.

Şuan bana hesap sorması ve Yerim'e ne yapacağını söylemesi de bunu destekler nitelikteydi.

"Yerim, gerçekten, saçmalıyorsun."

Yein, şaşırmış halini her ne kadar belli etmemeye çalışsa da bunda oldukça başarısızdı.

"Yerim haklı." diye mırıldandım odama doğru yürümeye başlarken.

"Hayatımız seni ilgilendirmez, nerede durman gerektiğini bil."

Sonra odama girdim ve kapıyı kapattım.

-

"Tanrı aşkına, eviniz yok mu? Ben sizin sevişme seslerinizi duymak zorunda mıyım?"

Ertesi gece, oldukça yorgun bir halde eve gelip yatağıma yattığım an, yan odadan gelen inleme sesleri beynimi allak bullak etmişti.

Yerim hanım eve yine Mingyu'yu atmıştı.

Bıkmıştım.

Sinirle kalkıp odasının kapısını açtığımda çırılçıplak bedenleri karşımda dururken sanki onları bu şekilde görmem hiç tuhaf değilmiş gibi tükürerek konuşmuştum.

My Own♧JungkookWhere stories live. Discover now