50. Bölüm

813 29 3
                                    

Saçlarımda gezinen parmaklar ile birlikte uykulu gözlerimi araladım, Erdinç saçlarımı parmaklarına dolayıp kokluyor oradan da incitmeden bırakıp saçlarımı seviyordu.

"Erdinç?" Dedim uyku mahmurluğu ile.

"Uyumalısın daha gün doğmasına var."

Hafifçe kaldırdım başımı yastıktan ve cama doğru baktım, parmaklıkların ardından özgürlüğe bakıyormuşum gibi hissetmiştim. Hapisteki birinin gökyüzüne bakarken kuşlar kadar özgür olmayı hayal ettiği gibi hissettim. Güneş ufuk çizgisindeydi, kızıllığını karanlık geceye bulaştırmıştı. Az sonra karanlıktan eser kalmayacaktı.

Sonra Erdinç'in yüzüne baktım, gözaltları uykusuzluktan morarmıştı. Bütün gece boyunca sesini işitmiştim. Kesinlikle sert, sinirli birisi olan Erdinç dün gece tüm kalbini açmıştı resmen, ağlamalarını işitmiştim. Haykırışlarını ve daha fazlasını.

Yaptığımdan asla pişman değildim, ama içimdeki vicdan kırıntıları ona üzülmem gerektiğini fısıldıyordu.

"Sen neden uyumadın?"

Sağ elini ağzına götürüp esnedi, uykusu vardı.

"Uyku tutmadı," dedi. Uyumamasındaki sebep tabii ki de bu değildi.

"Ben özür dilerim Buse," dedi.

Yattığım yerde doğrulup sırtımı gösterişli ama yumuşak yatak başlığına yasladım ve onu dinlemeye başladım.

Ekledi.

"Seni buraya zorla getirdim, ama sana buraya gelmeni istesem gelmeyecektin ki."

Derin bir iç çekti. Parlayan ama bir o kadar da yorgun olan gözlerle gözlerime baktı.

"Seni buraya getirmek için tek çarem buydu. Ben gerçekten sana aşığım, gerçekten seni Meriç'ten daha çok seviyorum ve ondan daha çok seni mutlu edeceğimi biliyorum."

Sözünü kestim.

"Meriç beni mutlu ediyor Erdinç."

Son yaşananları saymazsak onunla mutluydum.

"Seni aldattı o Buse, seni İclal'le aldattı."

Kaşlarımı çattım, alnımın ortası kırışırken.

"Sen bunları nereden biliyorsun? Ben sana böyle bir şey söylemedim bu on iki gün boyunca."

Elimi tuttu ve yüzüme bakıp gülümsedi, "Meriç senin geceleri sayıkladığını bilmiyor değil mi?"

Gözlerimi irileştirdim.

Ekledi.

"Her gece sabaha kadar seni izliyorum, o kadar güzel uyuyorsun ki."

Elimi elinden çektim. Bu adam beni izlemese bile duyma ihtimali fazlaydı, odadaki kameralar beni kaydediyordu.

"Sen sapık mısın beni izliyorsun?"

Gülümserken kafasını sağa sola salladı. "Sapık değilim sadece fazla aşığım," dedi ben yüzümü buruştururken.

Aklıma gelen şey ile yüzüm yumuşadı, tek kaşım havalanırken Erdinç'e yanaştım biraz. Yüzlerimiz yakındı.

"İnsan sevdiğini üzer mi Erdinç?"

Sol kaşı havalandı, "üzmez," derken gözleri dudaklarıma kaydı ve yutkundu.

Dudaklarım kıvrılmıştı, onu tav etmiştim.

Biraz daha yaklaştım, aramızda az bir mesafe vardı. Midem bulanıyordu ve kasılmıştı, Meriç'e ihanet ediyordum.

SAPLANTI ÂŞKWo Geschichten leben. Entdecke jetzt