MV-17

23 4 0
                                    

Zaman...

En büyük kumar. Zamana bırakmak en büyük oyun. Kazananın da kaybedenin de belli olmadığı koca bir oyun. Neydi bizi geçmişten bu kadar  koparan?

Sebep yok.

Kimse ama kimse geçmişini, hatalarını, yaptıklarını hatırlamak istemez. Hele ki geçmişiniz benimki gibiyse.

Anksiyete öyle birden bire başlayabilecek bir hastalık değil. Mutlaka psikolojik sebepleri vardır. Geçen yıl tam da bugün. Hayatım alt üst oldu. Her şey değişti.

Zaman hain. Birden değiştirir her şeyi. 1 dakikası hatta 1 saniyesi bile canınızı yakacak yüce bir kudrete sahiptir.

Kimse çok temiz değil, namuslu değil. Ama konu başkasının namusuna söz etmek olunca herkes kendini çok namuslu beller. Kusurlar ve hatalar önemlidir ne de olsa insanlar neler yaşadığınızdan çok onlarla ilgileniyor.

Beynimin silmediği, her gün bana tekrardan hatırlattığı 24 saat var. Hiçbir zaman unıtamadığım 24 saat.

Dedim ya hani bir dakika bile hayatınızı alt üst etmeye yeter diye. Hayatım boyunca yaptığım en büyük hata bütün geleceğime maal oldu.

1 yıl önce...

Güzel arkadaşlıklarım vardı. Beni seven, kötü zamanımda destek olan insanlar vardı. Daha doğrusu ben öyle sanıyordum.

İnsanlar çıkarları doğrultusunda sizin yanınızdaymış gibi davranırlar. Sizi seviyormuş gibi. Sizle işleri bittikleri anda, artık onlar için çıkar temsil etmediğiniz anda sizi hayatlarından kovarlar.

Kendi hayatımızın baş rolüyüz. Sadece kendi hayatımızın. Başkalarının hayatında baş rol olma ihtimalimiz yok. Hayatlarına ortak olmaya hakkımız yok. Birilerini sahiplenip onlar üzerinde hak iddia etmeyin. Öyle bir şey mümkün değil. Dediğim gibi insanlar istediği sürece hayatlarındayız. Daha sonra tek bir sebep bile belirtmeden sizden uzaklaşmalarına bir şey diyemezsiniz.

Hakkınız yok

Deneyim edinmek her zaman için güzeldir ama bazen bu durum canımızı yakabiliyor.

7 yaşındayken oldu her şey.

Babamın ölümünden sonra annem beni ve küçük kardeşimi yetimhaneye bırakmıştı. O zamanlar da çevremde olan her şeyi anlayabiliyordum. Garip bir şekilde biliyordum neler olacağını.

Henüz annesizliğe ve babasızlığa alışamamışken yeni büyük bir yara aldım.

Okuldan dönüyordum ve o gün doğum günümdü. Hava kararmıştı,  kış ayındaydık. Yetimhane'neye gitmek için geçtiğim sokaklar hep karanlık ve ıssızdı.

Bir gün yine aynı şekilde o sokaklardan birinden geçerken karşıma bir adam çıktı. Büyüktü hem de. Bana uzun uzun bakıp kısacık olan boyumu süzdü iğrenç bakışlarıyla. Korkmuştum hem de fazlasıyla. Ama korkudan önce kaçmam gerektiğini biliyordum. Arkalı dönüp hızla koşmaya başlamıştım. Daha sokağı yarılayamadan belimden tutulup havaya kaldırıldım. Ağzımı kocaman bir el kapatmıştı. Canım yanıyordu. Çok korkuyordum. Küçücük bir kızdım. Bağırsam bile sesim tam çıkmazdı. Kimse beni duymazdı. Zaten kimse beni duymak istememişti. Annem bile. Şimdi bir yabancı, tanımadığım bu iri yapılı  adam neden beni dinlesin ki?

O günden sonra her an beynimden o anları silmeyi istedim. Ölmeyi istedim. Ama olmadı hiçbir şey. Aradan iki yıl geçmeden yetimhaneye bir çift geldi. Suskun olduğum ve yaramazlık yapmadığım için beni seçtiler. Kardeşimden ayrılmıştım. Bana söz vermişlerdi. Ne zaman istersem onu görebilecektim. Ama tutmadılar o sözü. Kardeşime ne oldu bilmiyorum bile.

Herşeyi geride bırakmaya çalışarak liseye başladım. İki ay sonra okulun popüler çocuklarından biri yanıma gelip beni sevdiğini söylemişti. Mükemmel gözleri ve mükemmel bir gülüşü vardı. Beni mutlu edeceğine emindim. Ve bende ona, ondan hoşlandığımı söyledim. Güzel bir ilişkimiz vardı.

Ama çocukluğumdan kalma yaralarım vardı. Bana dokunmasından korkuyordum. Sadece onun değil. Herkesin bana dokunmasından korkuyordum. Acı çekiyordum.

Ve sonunda çok pişman olacağım o hatayı yaptım...

Ona herşeyi anlattım...


#\#\#\

İçime sinen bir bölüm değil. Kesinlikle buraya tekrar dönüp düzenleyeceğim bir bölüm.

Medyadaki huzur için sık sık dinlediğim 💕💕

Második Világ/textingWo Geschichten leben. Entdecke jetzt