MV-22

25 3 0
                                    

Okula adımımı atar atmaz içim bir tuhaf olmuştu.

Hızlıca arka bahçeye gittim daha sonra Maynak'a geldiğimi belli eden bir mesaj yazdım.

maynakbirioldugumdogrudur:
Arkanı dönmelisin.

MásodikVilág:
Neden ki?

maynakbirioldugumdogrudur:
Duvardan atlayarak geleceğim için?

MásodikVilág:
Neden duvardan atlıyorsun ki?

maynakbirioldugumdogrudur:
Güvenlikçi beni içeri almadığı için olabilir mi? Kendini sıkmayı bırak ve kendine gel.

MásodikVilág:
Bizim okulda değilsin? Neden bana hep yanlış imâlarda bulundun. O gruptan biri olduğunu sanıyordum.

maynakbirioldugumdogrudur:
Zaten o gruptayım ama kimse bilmiyor bal. Sırası değil balım. Sonra konuşacağız. Şimdi arkanı döner misin?

Arkamı döndüm ve gelmesini bekledim. Bir dakika geçmeden gelen atlama ve adım sesiyle geldiğini anladım.

Korkuyorum neden buraya geldim ki! Aptalım!

Nasıl güvendim ki!

Mal!

Elimdeki telefon titreyince açıp baktım.

maynakbirioldugumdogrudur:
Bal kokulum, hediyeni hemen yanına bırakacağım gözlerini kapatır mısın?

Gözlerimi kapattım telefon tekrar titreyince açmıştım.

maynakbirioldugumdogrudur:
Bal bir kez sarılsam olur mu?

Telefon elimde öylece kala kalmıştım. Ne yapacaktım ben!

Bunu düşünmem bile aptalca. Her ne kadar beni sevdiğine inansamda buna izin veremezdim. Mümkün değil.

"Olmaz, buna izin veremem."

maynakbirioldugumdogrudur:
Peki bal. Dediğin olsun.

O böyle söyleyince içim bu tuhaf olmuştu. Ben insanları geri çeviremezdim. Ve bu korkularının üstesinden gelmeliyim. Başarabilirim. Beni bu kadar güzel seven biri için bunu yapabilirim.

Gözlerimi kapatarak arkamı döndüm. Şaşırdığını tahmin edebiliyorum.

Hızlıca kollarımı öne attım.

Sarılmıştım ona!

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki...

Onun kalbini hissettim sonra...

Kalbi kalbim gibiydi.

"Sonsuzunuz olacak insanlarla kalp atışınız aynıdır."diye okumuştum bir yerde.

Ve şimdi farkettim ki kalp atışlarımız aynı.

Bizim kalplerimiz bir.

Vücudu hafif teprendikten sonra kollarını kollarımın altından kurtardı ve belime doladı.

Derim bir iç çekti.

Daha fazla böyle kalamıyacağımı anladığımda bu sarılmaya son verdim.

Gözlerim aynı şekilde kapalıyken arkamı döndüm ona. Ve gitmesini bekledim.

Birkaç yavaş adımdan sonra tırmandığını belli eden sesler geldi ve sonra birden sert bir düşüş sesi duydum. Gözlerimi hızla açarak arkamı döndüm.

Yoktu.

Düştü mü?

Hızla yerdeki paketi aldım ve ön bahçeye koştum.

Muhteşem dörtlü çardakta oturmuş sessizce masayı inceliyorlardı.

Yanlarına koşarak gittim ve konuşmaya başladım.

"Maynak, maynak düştü galiba. Birden sert bir düşüş sesi geldi. Ben bakamadım."

Hepsi birden ayağı kalktı ve arkaya doğru koşmaya başladı. Bende peşlerinden.

Arka bahçeye geldiğimizde Ardıl tırmandı ve diğer tarafa baktı.

"Bayılmış lan bu, mal herif. Kendinde değil."

Diğer 3'ü de tırmanıp aşağıya baktı.

Melih kahkaha atmaya başlayınca endişem biraz olsun geçmişti.

Bakışlarını bana çevirdi"Ne yaptın çocuğa? Nasıl bu hale geldi?"

Şüpheci bakışlar yada ciddi bir ses tonu yoktu. Alaylı bir şekilde konuşmuştu ve onun gerektirdiği şekilde bakmıştı.

Bir şey diyemeden bir inleme sesi geldi.

Kendine gelmişti demek.

Yekta hızla duvardan inip beni kolumdan tuttuğu gibi oradan götürdü. Kahkaha ve küfür sesleri geliyordu.

"Merak etme iyi. Sınıfa çık sen."

Başımı tamam anlamında sallayıp sınıfa çıktım. Hemen elimdeki paketi açtım.

Paket büyüktü ve sertti.

İçini açtığımda şok oldum.

Gözlerim dolmuştu. Okumadığım bütün Stefan Zweig kitapları vardı burada. Ve bir defter. Kitaplara hafifçe dokunduktan sonra defteri elime aldım.

"Bal gözlü kadınım, dünyam benim, her şeyim. Beni tanımadan bana dünyanın en güzel duygusunu yaşatan kadın. Bu defter sana. Kalbimdeki senden bir parça bu defter. Seni seviyorum balım."

%#%#%#%

Her Nisan ayının 3.pazar günü kitap hediye günü olarak bilinir. Sevdiğinize sevdiğiniz kitapları hediye etmek için bahane. Biraz geç oldu ama umarım bundan sonraki yıllarda bugünü unutmaz ve bugün de kitap hediye edersiniz. 



Második Világ/textingWhere stories live. Discover now