Day 1

4.3K 497 716
                                    

Yıl: 2019

Saat: 20:10





"Bulabildiğim en ucuz yer burasıydı Jimin" Taehyung omzu ve kafası arasına sıkıştırdığı telefonla konuşmaya çalışırken, diğer yandan da karlı olduğu için lastikleri kayan arabayı sürmeye çalışıyordu. "Taehyung orasıyla ilgili içimi huzursuz eden bir şey var" Taehyung göz devirerek kararan hava eşliğinde ürkütücü gözüken ağaçlara baktı.

"Çok fazla korku filmi izliyorsun sen" demişti onu umursamayarak. "Her neyse şarjımı bitirmek istemiyorum, gece uyumadan önce seni ararım" Aldığı olumlu mırıldanmalarla telefonu eliyle omzundan çekmiş ve kapatarak yola odaklanmıştı.

Hava karanlıktı ve arabanın farları bile ortamı zorla ışıklandırıyordu. Lastiklerin altında ezilen karların sesi arabanın içine teşvik ediyor, dışardaki havanın soğukluğundan haber veriyordu.

Taehyung yapacağı bir belgesel için böyle bir yer tutmak zorunda kalmıştı. Türlü türlü hayvanlarla dolu olan ormana yakın ve fiyatı ucuz bu ev onu celbetmişti. Yoksa asla böyle iç ürperten yerde bir gün bile kalamazdı.

"Siktir !" Aniden yola atlayan beyaz tavşanla Taehyung ani bir trene bastı.  Araba zorla durduğunda, tavşan ona öylece bakıyordu. Anın şokuyla gözlerini kapatarak derin bir nefes almıştı.

Birkaç saniye sonra, tavşanın kıpırdanmadığı gören Taehyung bir iki kez yoldan çekilmesi için kornaya bassa da, tavşan kıpırdamamıştı bile. Sonunda derin bir nefes alarak kemerini çözmüş ve sıcak arabadan inerek soğuk esintinin bedeniyle buluşmasına izin vermişti.

"Burada öylece duramazsın ufaklık" demişti tavşana doğru ilerleyerek. Ancak tavşan sadece burnunu kıpırdatarak kırmızı gözleriyle ona bakıyordu. Taehyung ondan iki üç adım uzaklıkta dayanarak çömeldiğinde, tavşanın kulakları kıpraşmıştı.

"Neden öyle bakı-" Lafı yanındaki çalılıktan gelen hışırtılarla kesilirken, kafasını hızla oraya çevirdi. Karanlıktan dolayı bir şey göremiyordu. Kaşlarını çatarak gözlerini kıstığında, önündeki tavşanın zıplayarak yolun diğer tarafına geçmesiyle irkildi. Yutkunarak onun arkasından baktığında, tavşan ağaçların arasında kaybolmuştu bile.

Taehyung derin bir nefes vererek son kez ses gelen çalılığa bakmış, sesi çöl hayvanlarının yapabileceği gerçeğini hatırlayıp, mavi saçlarını kaşıyarak arabasına ilerlemişti.

Sıcak arabasına tekrar oturarak arabayı çalıştırdı. Yoluna devam ederken, burasının fazla garip bir yer olduğunu düşünüyordu. Kalacağı evi neredeyse su fiyatına almıştı ve sebebininse evin yerleştiği kimsesiz konum yüzünden olduğunu düşünüyordu.

Geçtiği yolun kenarlarında yerleşen uçuk dökük evler insanın içini karartacak türdendi. Sonunda ağaçlık alan bittiğinde, ortaya çıkan büyük karlı alan ve alanın ortasında yerleşen iki katlı eski evi görmesiyle, doğru yere geldiğini anladı.

Arabayı bahçeye parkederek pencereden evin içine baktı. İçerisi karanlık olduğu için, pencereden içerisini pek göremiyordu. Kemerini çözerek arabadan indiğinde, kapıyı kapatmış ve sesin boş ve ormanlık alanda yankı yapmasına sebep olmuştu.

Arabanın bagajını açarak küçük bavulunu çıkardı. Cebinden evin anahtarını da çıkardığında, eve doğru ilerleyerek anahtarı deliğe soktu. Kilidi açtıktan sonra, anahtarı beyaz kabanının cebine atarak tahta kapıyı araladı. Kapı gıcırtıyla aralanırken, Taehyung yutkundu. İçerisi fazla karanlıktı ve bir şey göremiyordu.

Yavaş adımlarla içeri girerek kapıyı kapattı. Telefonunun flaşını açarak eve baktığında, yüzünü buruşturdı. Kırık dökük parkeler, kesilmiş duvar kağıtları ve neredeyse çökme evresinde olan tavan.

Burnuna dolan fare ve nem kokusu midesini bulandırsa da, evin elektrikleri yerinde olacak ki, ışıkları yakmıştı. Bavulunu kapının yanına koyarak şömineye doğru ilerledi. Şöminenin yanındaki odun parçalarını içeri atarak yerde nereden geldiği belli olmayan kibritle bir iki deneyişten sonra yakabildi.

Ellerini çırparak ayağa kalktıktan sonra, etrafına bakındı. "Tanrım, burası ne kadar da iğrenç" kulağına dolan fare seslerine aldırmadan mutfak olduğunu düşündüğü yere ilerledi. Aç değildi, sadece etrafı kolaçan etmek istiyordu, ancak mutfağın hali midesini tamamen bulandırmıştı. Kapağı kırık buzdolabı, neredeyse betonu gözüken duvarlar ve fare delikleri. Fazla iğrençti.

Ancak onun sadece mutfaktaki pencere ilgisini çekerken, dışarıya göz gezdirmek kararını aldı. Pencereye doğru iyice ilerlediğinde, görebildiği tek şey karanlıktı. Uzun çam ağaçları ve kar, korku filminden sıçramış gibiydi.

Gözü etrafı tararken, gördüğü şeyle kaşlarını çattı. Büyük ve kırmızı atkılı kardan adam doğruca ona doğru bakıyordu. Siyah gözleri ay ışığının altında parlarken, Taehyung ürkmüştü. "Bunu kim yaptı böyle ?" buraya geldiğinde bir kardan adam gördüğünü hatırlamıyordu. "Sanırım karanlıktan dolayı görmemişim" dedi kendi kendisine. Kardan adama birkaç dakika daha dikkatle baktıktan sonra, omuz silkerek pencereden ayrıldı.

Mutfaktan çıkarak kapının önündeki bavulunu alacağı sırada, kapının sertçe çalmasıyla yerinden sıçradı. "Bu da kim şimdi ?" Kalp atışları istemsizce artarken, 'yakınlardan geçen biridir' diye kendisini teselli etmeye başladı. Kapı ikinci kez kırılacak gibi çaldığında, neden yanında bıçak gibi soğuk silah getirmediğini sorguluyordu.

Kapıya yaklaşarak açmadan önce "Kim o ?" diye sordu sesinin yumuşak çıkmasına özen göstererek. Ancak ses gelmemişti. Dışardaki rüzgarın sesi eve yankı yapsa bile, ona cevap veren tek bir ses bile olmamıştı.

Ancak birkaç dakika sonra kapı bir daha çalarak onun sorusuna cevap verdi. 'Yapacak bir şey yok' diye düşündü içinden. Yaklaşarak kapının soğuk kulbunu tutmuş ve çevirerek kilidinin açılmasını sağlamıştı. Kapıyı kendisine çektiğinde, gördüğü bedenle kaşları çatıldı. Saçları dağınık, eski kiyafetli ve yaşlı sayılabilecek bir kadın, korku dolu gözleriyle ona bakıyordu. "Git burdan" demişti titrek sesiyle. Taehyung'sa sadece şaşkınlıkla ona bakmaya devam ediyordu. "Git diyorum sana !" Kadın bu sefer bağırdığında, Taehyung irkildi. "Bir sorun mu var efendim?"

Kadın hızlı hızlı kafasını yukarı aşağı sallarken, bir yandan da gözlerinden yaşların süzülmesine izin veriyordu. "O burada" demişti bu sefer fısıltıyla. "Senin için geldi" rüzgar onun beyaz ve dağınık saçlarını uçuşturuyor, elleriyle önünde birleştirdiği hırkasını sallıyordu.

"Kimden bahsediyorsunuz efendim?" Kadın kafasını iki yana sallayarak daha da şiddetle ağlamaya başladı. "O insan kılığında bir şeytan" demişti tıslayarak. "İnsana cehennemi yaşatan bir şeytan"

Taehyung duyduğu şeylerin şokunu yaşarken, kadın son kez "Git," demişti geri geri giderek. "Birazdan bana yapacağı şeyleri, yakında sana da yapacak" kadın arkasını dönerek hızlı adımlarla ormana doğru ilerlemiş ve orada kaybolmuştu.

Taehyung ormana biraz daha göz gezdirerek kapıyı kapattı. "O bir deli olmalı" bir yandan konuşuyor, diğer yandan da yukarı kata, uyuyacağı yere çıkıyordu. Üzerini değiştirip uyuyacak, yarınsa evi iyice keşfedip ormana gidecekti. Gün içinde yaşadığı negatif olaylara rağmen, hâlâ mutlu hissediyordu. Işıkları kapatmamayı seçmişti korkmamak için.

Odalara bakarak kendi uyuyacağı odayı bulmuş ve kabanını çıkararak iki kişilik yatağın diğer tarafına atmıştı. Kendisini de diğer boş tarafa yüz üstü atarken, derin bir nefes verdi. Kadının dediği şeyler aklını kurcalıyordu. Yapboz gibi konuşma tarzı, yüz ifadeleri ve diğer her şey.

Taehyung kafasını iki yana sallayarak 'O kesinlikle bir deli olmalı' dedi içinden. 'Evet deli'. Yatakta yan dönüp, üzerine altındaki eski çarşafı örterek gözlerini kapattı. Tatlı uyku onu kendi kollarına alırken, esmer olan pencereden yarın hayatını değiştirecek kişi tarafından izlendiğinden birhaberdi. Uzun süredir kana susamış bir kişi tarafından...







Bir şey itiraf etçem, bunu yazarken acayip tırsıyorum amk :(

The Snowman ♰ [tk] ✔ Where stories live. Discover now