Day 3

3.1K 457 539
                                    

Yıl: 2019

Saat: 23:21




Dışarda, hele ki ormanlık alanlarda, iç titreten kurt ulumaları ve baykuşların sesleri birleşince, insanın huzurunu kaçıran bir melodi oluşurdu hep. Bu melodi eşliğindeyse Taehyung, sevmediği ve yıkık dökük dediği hâlde, sığındığı evde, üst kata- odasındaki yatağa oturmuş, kollarını bacaklarına sarmış şekilde titriyordu.

Yatak örtüsü soğuktu. İç titreten soğuk siyah pantolonundan içeri sızsa bile, olduğu durumda bunu umursayamayacak kadar delirmişti Taehyung. Dün yaşadığı olaylardan sonra kapının önüne yığılmıştı bilincini kaybederek.

Zifiri karanlığın sardığı evde gözlerini kapının önünde açan Taehyung, uyandığı an aklına yaşadığı akıl almaz anlar gelmiş ve hızla odasına çıkmıştı. Tam bir gündür ki baygındı Taehyung. Yorgun hissediyordu. Çaresiz ve yorgun.

"Ne yapacağım ben" Fısıltılı sesi soğuk odaya bir harmoni şeklinde yayılıdı. Değil alt kata inmek için, karanlık pencereden dışarı bakmak için bile cesareti yoktu.

Ellerinden birini saçına geçirerek acılı ifadeyle kafasını arkasındaki duvara vurdu sinir ve korkuyla. Kendi yapısı zayıftı. Hiçbir dövüş sanatıyla ilgilenmemişti. Bunu kabullenmesiyse, kendisini delirtiyordu.

O adam her kimse, onu almaya tekrar gelecekti bundan emindi. Ancak, ona karşı çıkacak gücü ya da kendisini koruması için bir silahı yoktu. Taehyung aklına gelen şeyle gözlerini büyülttü. Hızla ayağa kalkarak dünden beri nem kalan ve kirlenmiş beyaz paltosunu çıkardı. Paltosu hareketlerini kısıtlayacaktı, ve olduğu durum yüzünden yaşadığı korku ve adrenalin beden ısısını yüksekte tutuyordu.

Şarjı yarıdan aşağıya inen telefonunun flaşını açarak kapıya doğru ilerledi. Sonsuza kadar bu odada kalamazdı. Yemek yemeden, su içmeden ya da soğuktan ölme ihtimali, peşindeki manyağın onu öldürme ihtimâlinden daha çoktu.

Kapıyı açarak ışığı koridora tuttu. Korkunç ev boş gözüktüğü için, Taehyung yavaş adımlarla odadan çıktı. Gıcırtılı merdivenlere dikkatle basarak inmeye çalışıyordu. Sonunda birinci kata geldiğinde, mutfağa girdi etrafına bakınarak. Şansı varsa eğer, küçük bir ihtimâlle, oradan soğuk silah bulabilirdi.

Kapağı sarkık buzdolabına doğru ilerledi önce. Dolabın içine doğru ışığı tuttuğunda, küflenmiş ve büyük ihtimâlle peynir olan şeyin üzerine toplanan hamam böcekleri farklı bölgelere dağılmışlardı korkarak. 'Büyük ihtimâlle benden önce kalan kişiler koymuştur' diye düşünerek, bulanan midesine aldırmadan ışığı kapakları kırık dökük ya da açık kalan, duvardaki dolaplara tuttu.

Tahta dolapların içleri tamamen boştu. Taehyung tükenmeye başlayan umuduyla birlikte, tezgahın altındaki dolaplara baktı. Çekmeceler onu boş bir şekilde karşılarken, Taehyung son çekmecede gözüne görünen iki metal şeyle sevincinden ne yapacağını şaşırdı.

Bir makas ve bıçak, kesinlikle(!) korunmak için mükemmel bir silahtı. Yani olduğu duruma bakılırsa bulduğu şeyler çok kıymetlilerdi. Taehyung makası ve pek büyük olmayan bıçağı alarak elinde bir süre inceledi sanki hazine bulmuş gibi. Gözlerini kapatarak derin bir nefes verdi. Yukarı kata çıkarak peşindeki katilin kendi ayağına gelmesini beklemekten başka çaresi yoktu. Ama önce dış kapının önüne bir şeyler koymalıydı. En azından, kapıya yasladığı eşyalar katili yavaşlatacak, ve eşyaların çıkardığı sesler onun geldiğini önceden haber verebilecekti.

Taehyung bu düşünceyle arkasını döndüğü an, penceredeki silüeti görmesiyle ani şekilde bağırarak arkasındaki tezgaya doğru sendelendi. Beyaz maskesinin yarısı kan olmuş beden dümdüz şekilde onu izliyor, gözlerini bile kırpmıyordu.

The Snowman ♰ [tk] ✔ Where stories live. Discover now