Elzem

381 38 0
                                    

"Kalbim bir tek şanlı bayrağıma elzem."

Zaman bazen insanların aleyhine işlerdi. Karanlık yolumuza pusu kurardı.
Gökçen Binbaşı, teröristlerin şaşkınlığını farketti. Belki buradan çıkamazdı ama buradan tek başına gitmeyecekti. Teröristlerin şaşkınlığını üzerinden atmadan Ferzan'ı öldürdü.
Dila şaşkınlıkla yere yığılan adama baktı. Başından kanlar akıyordu.

"Yakalayın," diye bağırdı. Üzerinden şaşkınlığı attıktan sonra. Gökçen Binbaşı, Dila'ya baktı. Silahını ona doğrulttu ama başının arkasına aldığı darbe ile kendini karanlığa bıraktı.

Genç adam silah sesini duyunca olduğu yerde kaldı. Gözü baştan beri Gökçen Binbaşı'nın üzerindeydi. Gökçen Binbaşı'nın mezarlıktan ayrıldığını görünce peşine takılmıştı. İzini kaybetmişti ama şu an bulmuştu. Silah sesinin geldiği yöne doğru ilerledi.

Karargaha gelen Bozkurt Timi havyana girdiler. Gökhan Yüzbaşı, Bozkurt'a baktı. Hepsi çektiği acıyı dışa vuruyordu. Kendisinin de canı yanıyordu. Serra Üsteğmen gözünün önünde şehit olmuştu. Yine de metanetini korumuştu.
Ayla Yüzbaşı, Gökhan Yüzbaşı'nın hislerini hissetmiş gibiydi.
Zaten ne zaman bir şehit verseler nihayetinde Ayla Yüzbaşı, Bozkurt'u ayakta tutardı.

"Bozkurt, beni dinleyin," dedi. Bozkurt, Ayla Yüzbaşı'na baktı. Ayla Yüzbaşı derin bir nefes aldı. Kahverengi gözlerini silah arkadaşlarının üzerinde gezdirdi.

"Bakın hepimiz acı çekiyoruz. Silah arkadaşımızı kaybettik. Öte yandan Can Başçavuş ve Sahra Asteğmen hastanede ölüm ile yaşam arasında ince çizgide gidip geliyorlar. İlk ve son kez diyorum ne yaşarsak yaşayalım acımızı yansıtmayacağız. Eğer acımızı dışa vurursak, düşmanımızın eline bir koz veririz." Sonlara doğru sesini yükseltti. Kendisini dinleyen Komutanından habersiz.

Gaye odasında yatağına uzanmış küçük kızın sözlerini düşünüyordu. Terör bir çocuğu daha yetim bırakmıştı. Aklının bir köşesinde de Doğan Üsteğmen'in, kız kardeşi vardı. Kardeşi cenazeden sonra ortadan kaybolmuştu. Duvarında asılı olan Türk Bayrağına baktı.

"Kalbimde senin aşkın oldukça gücümü yitirmem," diye fısıldadı.

Gökhan Yüzbaşı evine geldi. Ahmet Yarbay, Bozkurt timine evlerine gidip dinlenmelerini söyledi. Zile bastı. Hatice Hanım kapıyı açtı. Karşısında oğlunu görünce mutluluktan ağladı. Sahi insan hiç mutluluktan ağlar mı? Kimimiz evet der, kimimiz hayır der. Gökhan Yüzbaşı 'hayır' diyen kesimdendi. Saçmalık buluyordu mutluluktan ağlamayı.

"Oğlum," diye bağıran yaşlı kadın, oğluna sımsıkı sarıldı. Yaşlı kadının sesini duyan Fulya kapıya doğru koştu. Karşısında Gökhan'ı görünce çığlık attı.

"Ağabey." Gökhan Yüzbaşı, annesinden ayrıldı. Fulya'ya sarıldı. Hüseyin Bey, karısının ve Fulya'nın sesini duyunca oğluna kötü bir şey olduğunu düşündü. Elini kalbine götürdü. Hüseyin Bey'in rahatsızlığı fark eden Ezra, Hüseyin Bey'in yanına gitti. Yaşlı adamın koluna girdi.

"Hüseyin amca iyi misin?" diye sordu. Gökhan Yüzbaşı içeriye girdi. Babasının yüzünün kireç gibi bembeyaz olduğunu görünce yüzündeki gülümseme soldu.

Yasemin Astsubay sonunda gözlerini açtı. Neredeyse iki haftadır uyutuluyordu. Gözlerini açınca nişanlısını koltukta uyuyakaldığını görünce yüzünde buruk bir gülümseme belirdi. Mert Astsubay gözlerini açınca, Yasemin Astsubay ile göz göze geldi. Yattığı koltuktan hızla kalktı.
Yasemin Astsubay'ın yanına gitti. Gülümsedi.

"İyi misin?" diye sordu. Yasemin Astsubay başını 'evet'der gibi salladı.

Gökçen Binbaşı gözlerini açınca ellerinin plastik kelepçe ile bağlandığını gördü. Sandalyede oturuyordu. Tam yanında da ağabeyinin en yakın arkadaşı vardı.
Genç adam sandalyede başı yukarı bakacak şekilde baygın halde duruyordu. Kahverengi kısa saçları darmadağınıktı.

Vatan SağolsunDonde viven las historias. Descúbrelo ahora