Savaşçı

202 28 0
                                    

Acı, korku ve ölüm insanoğlunun etrafını sarmış yegane duygulardır. Gaye Üsteğmen ve Ayla Yüzbaşı ölümün pençesindelerdi. Ameliyathaneye alınan iki kardeş, ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgide savaşıyordu.
Haberi alan Aysima Hanım sinir krizi geçirmişti.

Gökhan Yüzbaşı daha kendine gelememişti. Ellerinde kurumuş kana boş boş bakıyordu. Hale Teğmenin şehit olmadan önce söylediği sözler kulaklarında çınlıyordu.

"Komutanım iyi misiniz?" Gökhan Yüzbaşı, Gökçe Astsubayın koyu yeşil gözlerinin içine baktı, daha sonra Hale'nin annesine baktı.

"O kadın, benim yüzümden evlat acısı çekiyor. Dikkatli olsaydım, o şerefsizi, Hale'den önce fark etseydim belki Hale şu an yaşıyor olurdu." Gökçe Astsubay derin bir nefes aldı.

"Komutanım, Kemal Komutan'ı hatırlıyorsunuz, değil mi?" Gökhan Yüzbaşı gür ve kalın kaşlarını çattı.

"Bu ne biçim bir soru, Kemal, benim silah arkadaşımdı." Gökçe Astsubayın yüzünde buruk bir gülümseme belirdi.

"Kemal Yüzbaşı şehit olmadan beş ay önce bir operasyona çıkmıştık. Bilmeden üzerimize kurulan tuzağa gitmiştik. Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde verilen koordinatlara geldiğimizde başta sessizliğe anlam verememiştim sonra taciz ateşi açıldı. Hepimiz menzillerimize geçtik." Gökçe Astsubay derin bir nefes aldı sesi gittikçe azalıyordu. Hafif öksürdü.

"Biz öldürüyorduk, onlar geliyordu. Güneş yerini Aya bırakmıştı. Ses seda yoktu, öldüklerini düşünüp menzillerimizden çıktık etrafa bakıyorduk. Sonra Hayat, Kemal Yüzbaşının önüne geçti. Her şey göz açıp kapayıncaya kadar olmuştu. Hayat kanlar içinde, Kemal Yüzbaşının kollarının arasına yığıldı. Şoka girmiştik, Tarık Astsubay, nişanlısının kanlar içinde kalmış o halini görünce şoka girmişti."

"Benimle gelmelisiniz küçük hanım." Ferda öfkeyle, karşısında duran adamın katran karası gözlerinin içine bakıyordu.

"Gelmesem ne yaparsın, o gece Serdar'ı öldürmekle tehdit etmiştin, bugünde kızımı öldürmekle mi tehdit edersin?" Nihat o gece yaptıklarından dolayı pişmandı ama geçmişte yaptığı hataları geri alma gibi bir gücü yoktu öyle bir gücü olsaydı o geceye geri dönüp, Ferda ve Serdar'ı kurtarırdı.

"Ne oldu o gece yaptıkların boynuna urgan olup sesini mi kesti?" Nihat pişmanlıkla, Ferda'nın gökyüzü misali mavi gözlerinin içine baktı.

"Üzgünüm. Affet beni." Ferda gülmeye başladı. Nihat şaşkınlıkla, Ferda'ya bakakaldı. Ferda, Nihat'ın katran karası gözlerinin içine öfkeyle baktı.

"Bazı hataların affı olmaz. Bu hataların başında da ihanet gelir. Ben, seni bir ağabey gibi severken, Serdar'ı ne kadar çok sevdiğimi bilmene rağmen, karnımda Serdar'dan bir parça taşıdığımı bilmene rağmen o gece bana bir seçim şansı sundu. O seçimi hatırlıyor musun?" Ferda'nın boğazı düğüm düğüm olmuştu.

"240 jul." Handan Hemşire, 240 julu döktükten sonra debliktörü Doktor Yavuz'a verdi. Handan Hemşire monitöre baktı.

"Nabzı yavaşlıyor." Gaye Üsteğmen ölüm ile yaşam arasında savaşırken, Ayla Yüzbaşı ameliyathaneden çıkarılmıştı.

"Kızım o nasıl iyi mi?" Gökşen Hemşire, Aysima Hanım'a gülümsedi.

"Doktor Bey gerekli açıklamayı yapacak." Ayla Yüzbaşını normal odaya aldılar. Doktor Eren ameliyathaneden çıktı.

"Doktor, kızım nasıl?" Doktor Eren, Yaşar Albayın okyanus misali mavi gözlerinin içine baktı.

"Kurşun sağ omzunu sıyrılıp geçmiş zamanında müdahale ettiğimiz için durumu iyi. Endişelenecek bir şeyi yok." Doktor Eren gittikten sonra Yaşar Albay, Ayla Yüzbaşının peşinden gitti. Aysima Hanım ve Seher Hanım ameliyathanenin önünde beklemeye devam ettiler.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin