caramel

3K 220 210
                                    

idk medyadaki şarkının sözleri bölüme uyar mı ama alex turner dersen ruhumu veririm, gif ise tam bölüme uygun, iyi okumalar -hale

0

liam kalktığında daha saat 7 bile olmamıştı. erken uyanmayı seviyordu çünkü uyumak için nedeni yoktu, veya rüya görmek için. insanlar rüyalarında hoş şeyler görürdü ve liam çoğu zaman kabus görürdü bu yüzden uyumak onun işi değildi.

o gün seçmelerin sonuçları asılacağından eli ayağı birbirine dolanıyordu. zayn'i merak ediyordu, niall ne kadar onu sevmese de liam zayn'i sevmişti. iyi bir çocuktu, diğerlerinin aksine daha cana yakındı ve henüz liam'ı aşağılamamıştı. henüz.

liam ilkokuldan bu yana insanlara nasıl yaklaşmayı hayat şartlarından dolayı öğrenmişti. oldu olası hep sessiz bir çocuk olmuştu, kafasında geçen sözcükleri kağıda aktarmaktan daha çok ilgi duyardı. şiir yazardı, yu yüzden diğer erkekler onu çok iterdi. bu liamı üzmezdi aslında kelimelerle uğraşmayı seviyordu. daha sonra bu edebi yeteneğine müziği eklemişti, ablası ruth'un lisedeki sevgililerinden biri gitar çalmayı biliyordu. liam da böyle merak salmıştı ve 8 yaşlarında gitar çalmayı öğrenmişti, daha sonra da piyano istemişti. hayatta da istediği tek şey kendi müziğini yapmaktı, bu kadar.

ilkokulda hep itilip kalkılan liam lise de daha iyi olmayı denedi ama insanların yanında geriliyordu, onlarla konuşmak istemiyordu. konuşacak şey de bulamıyordu çünkü kızlar erkeklerden bahsediyordu ve erkekler ise spordan. liam sporu severdi, arada bir eskiden edindiği alışkanlığını devam ettirmek amaçlı spor salonuna gider ve bir şeyler yumruklardı ama hepsi buydu. onun ilgi alanı kelimeler ve bestelerdi.

babasının işi dolayısıyla londrada yaşamaya gelen liam yeni ortamdan dolayı belki daha da açılacağını ummuştu, ablası ruth ona tavsiye vermişti ama pek işe yaramadı. niall onu bulmuştuçılgın değişim öğrencisi okulun ilk günü sanki yıllardır arkadaşmış gibi yanına gitmiş, bir kaç bel altı espiri yapıp liam'ı güldürmüştü. irlandalı çocuk gerçekten işini biliyordu. niall olmasa liam yalnız kalırdı ama bundan da şikayet eden biri değildi, yalnızlığı seviyordu.

ve zayn, seçmelerden beri aklından çıkmayan çocuk. liam nedendir bilmez ona karşı bir sempati beslemişti. onunla konuşmak istiyor, onun ağzından çıkacak her sözcüğü dinlemek istiyordu. sadece zayn konuşsun onunla, arkadaşlık etsin filan diye bekliyordu. ne zaman aklına o gelse içinde bir mutluluk oluşuyordu. şey gibiydi, o küçükken ablası ne zaman üzgünse çikolata yediğini görürdü ve nedenini sorduğunda ruth "çikolata mutluluk verir. midendeki kelebekleri besler ve onları hareketlendirir" derdi. liam bu hissi merak ederdi ama artık biliyordu çünkü zayn onun midesindeki kelebekleri hareket ettiriyordu, çikolatanın yaptığı gibi.

liam zayn'e çikolata demeye karar verdi.

ayna karşısına geçen kahverengi saçlı çocuk bir değişiklik yapma gereği duyuyordu sanki, normalde dış görünüşünü diğer erkeklere göre önemsemezdi ama bugün tiyatro klübü toplanıyordu ve bestelerin tamamı ona aitti ve iyi görünmeliydi. ilk defa böyle bir şey hissediyordu ve iyi görünmek istiyordu. belki yakın zamanda saç kesimine filan giderdi, değişiklik iyi olabilirdi hem kimse de bakmazdı ona. kimse umursamazdı zaten.

aynada görüntüsüne bir süre baktı, şanslıydı ki yaşıtlarına nazaran sivilcesi filan yoktu. yuvarlak, yüzüne güzel duran bir burnu, dolgun pembe dudakları, biraz kalın kaşları vardı. wolwehampton'da kıvırcık bir şekilde uzattığı saçlarını londra'ya gelince kestirmişti ve kısa saçlarına hala alışamamıştı ama bir önceki saç stillerinden rahattı. en azından terletmiyordu veya her sabah fön çekmek zorunda kalmıyordu.

caramel and chocolate | ziamWhere stories live. Discover now