18

5K 573 155
                                    



Gecenin serinliğini taşıyan hafif rüzgar saçlarım arasından geçerek, giydiğim simsiyah eşofmanın içine sızdı. Bir anlık titrerken buldum kendimi. Ellerimi birbirine sürterek ısıtmaya çalıştım ama bu bir farkındalık yaratmamıştı. Üzerine oturduğum kayalıklar daha da üşümeme neden oluyordu.

Gerçi bu önemli değildi. Üşümeyi seviyordum.

Derin bir nefes aldım ve verdiğimde havaya yayılan soğuk buhar yüzümün etrafını kapladı. Havanın bu kadar serin olacağını düşünmemiştim.

"Roseanne,"

Arkadan duyduğum sesle ne zaman kapattığımı fark etmediğim gözlerimi açtım ve ay ışığının üzerine vurduğu okyanus odak alanıma girdi.

"Beni dört dakika elli bir saniye beklettin." dedim ifadesiz kuru bir sesle. Ona dönmemiştim.

Arkamdan kısık bir gülme sesi geldi ve yanıma oturan silueti fark ettim. Yanımdaki kayalara oturduğu anda ciğerlerime yayılan kokusu genzimi yakmıştı. Hoş bir parfümü vardı.

"Bunu sayacak kadar beni görmeye heyecanlı olduğunu düşünmemiştim." dedi alaydan uzaklaşırken.

"Zaten saymadım. Yalan söyledim zihninde daha etkili bir imaj çizeyim diye." dedim umursamazca ve bakışlarımı ona çevirdim.

Yüzü solgundu ve bana bakan gözlerinin altında mor halkalar vardı. Bu çocuk uyumuyor muydu hiç? Hem zayıflamıştı. Geçen günkü konserden beri hiçbir şey yemiyor olmalıydı. Ne aptaldı!

Soğuktan kızarmış ellerimi cebime attım ve gelirken onun için aldığım çikolatanı çıkarıp ona fırlattım. Jungkook çikolatanı havada yakaladı. Kaşlarını çatarak çikolatanı süzdüğünde merakla sordu. "Bu ne?"

"Prezervatifin içine doldurulmuş fare zehri." dedim bıkkın bir ifadeyle. Çikolata olduğunu görmüyor muydu yoksa benimle dalga geçmek hoşuna mı gidiyordu?

Jungkook sesli bir şekilde gülerek çikolatanı elinde tuttu. "Bunu benim için mi aldın? Sana hiç çikolata yemediğimi söylediğim için?"

Bakışlarımı onun sorgulayıcı yüzünden çekip tekrardan okyanusa çevirdim ve suyun en çok sevdiğim havasını içime çektim. "Artık sokak gösterilerime gelmiyorsun. Hayranım olmaktan vaz mı geçtin?"

"Ve Roseanne konuyu değiştirmeye çalışır." Jungkook çikolatanın paketini açıp onu yavaşça yemeye başladı.

"Çok fazla prova yapıyoruz. Sadece ben de değil, bütün grup. Eski dans hocamınızın çocuğu olduğu için izin aldı ve onun yerine gelen dans hocası tam bir canavar. Ama dansı iyi yaptığı için bir canavar değil. Bizimle iyi oynuyor. Ve hâlâ senin ilk hayranın benim."

"İstemiyorsan yapmak zorunda değilsin." dedim mırıltıdan farksız bir sesle. "Sonra çocuk gibi ağlıyorsun."

Jungkook bitirdiği çikolata paketini cebine koyarak kapüşonlusunu kafasına geçirdi. "İstemiyorum evet. Artık istemiyorum. Çünkü bana eskisi gibi kutsal bir şeyi yapıyormuşum gibi hissettirmiyor bütün bu şeyler. Sistemin kölesiymişim gibi her denileni yapan bir beyinsiz gibi hissediyorum."

Bedenimi Jungkook'a taraf çevirdiğimde dizlerimiz hafifçe birbirine çarpmıştı. Bu detay zihnime bir daha silinmemek üzere kazınırken dudaklarımı ince bir çizgi haline getirip ona baktım. Hüzünlü ve yorgundu.

"Yapmak zorunda değilsin."

"Yapmak zorundayım."

"Hayır değilsin."

"Anlamıyorsun." dedi Jungkook ve kapüşonlusunun içine ellerini sokarak saçlarını karıştırdı. "Yapmak istemediğim için bundan vazgeçemem. Bu sadece benim hayalim değil. Bu hepimizin hayali. Eğer ben vazgeçersem arkamda altı kişinin hayal kırıklığını ve yarı yolda bıraktığım hayallerinin yükünü taşıyamam."

prayer's rotten shelter, [rosekook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin