29

3.9K 505 87
                                    


roseanne: Üzgünüm

jeongguk: ne için?

roseanne: Her şey için

roseanne: Bu kadar kaba olduğum için

jeongguk: sorun değil

jeongguk: sen böylesin

jeongguk: böyle olduğun için senin hayranınım zaten

roseanne: Hiç vazgeçmiyorsun

jeongguk: eğer vazgeçersem yalnız kalacaksın

roseanne: Umrumda değil

jeongguk: benim umurumda

jeongguk: ve bu yeter

roseanne: Hislerine karşılık veremediğim için üzgünüm seni düzgün bir şekilde reddetmem gerekirdi

jeongguk: neden bu kadar kasıyorsun ki kendini?

jeongguk: sevdiğin başka birisi mi var?

roseanne: Unutamadığım birisi var

jeongguk: işte ben de onu diyorum ya

jeongguk: eğer unutamadığın birisi varsa yerinde durup acı çekmek yerine elimden tut ve ileriye doğru birlikte yürüyelim

jeongguk: yağmurun altında durup acı çekmek zorunda değilsin

roseanne: Bunu yapamam

jeongguk: niye?

roseanne: Onu unutmak için seni kullanamam

roseanne: Ben öyle birisi değilim

roseanne: Bir başkasının yerini seninle dolduramam, senin yerini de bir başkasıyla dolduramam

roseanne: Çünkü benim için sen sensin, Jungkook

roseanne: Bir başkasının yerini dolduracak yedek kişi değilsin.

jeongguk: senden vazgeçmeyeceğimi biliyorsun değil mi?

jeongguk: kafamıza gökten üzerinde Roseanne'den vazgeç yazılı taşlar bile yağsa vazgeçmeyeceğim.

roseanne: Aptal olduğun için bunu yapmayacağını biliyordum zaten

jeongguk: aptal olduğum için değil

jeongguk: eğer seni seviyorsam ve sen de bir başkasını seviyorsan bu senden vazgeçmem gerektiğini göstermez

jeongguk: seni benim ol diye sevmiyorum ki

jeongguk: aşk bir sözleşme değil. eğer evet dersen seni ömrüm boyunca seveceğim ve eğer hayır dersen senden vazgeçeceğim, değil aşk

jeongguk: beni defalarca reddetsen bile seveceğim seni

jeongguk: bütün bunlar olmadan önce hani bir keresinde sokakta söylediğin hüzünlü bir şarkı vardı, hiç unutmuyorum onu

roseanne: Hangi şarkı?

jeongguk: şarkının ismi önemli değil, sözleri de önemli değil, melodisi bile önemli değil çünkü hiçbirini hatırlamıyorum

jeongguk: o şarkıyı söylerken ilk kez seninle göz göze gelmiştik

jeongguk: ve sen bana gülümsemiştin

jeongguk: işte o an dedim ki kendi kendime

roseanne: Ne dedin?

jeongguk: dedim ya zaten

jeongguk: kendi kendime dedim

jeongguk: bu yüzden kendi kendime dediğim bir şey seni ilgilendirmez, Roseanne.

(Görüldü✔️✔️)

Elimdeki telefonu yatağın üzerine bırakarak kafamı yataktan ters bir şekilde sarkıttım. Önümdeki kitaplığı ters bir şekilde görmem bile kafamdaki romanı darmadağın etmeye yetmiyordu. Böyle kalırsam ve beynime kan sızarsa onun dediği gibi tahtalı kötü boylar mıydım?

"Sonra dedim ki kendi kendime," diye fısıldadım.

Sonra gülmeye başladım. Deli gibi kendi kendime gülmeye başlamıştım. Yan odada kalan Hoseok beni duysaydı delirdiğimi falan sanıp yanıma gelirdi. Buna rağmen, bütün her şeye rağmen delirmiş gibi gülmeye, kahkaha atmaya devam ettim. O kadar çok gülmüştüm ki sonunda kendimi kontrol edemeyip yataktan aşağı devrilmiştim. Fakat düştüğüm yerden kalkmadım. Gözlerimi sıkıca kapattım ve ruhuma dağılana acını hafifletmek istermiş gibi derin nefesler almaya başladım.

Acı derin olduğunda insanlar çok güzel gülerlerdi değil mi? Onu ilk gördüğümde yüzündeki gülümsemenin nasıl hissettirdiğini şimdi daha iyi anlıyordum.

"Hiç karşılaşmamalıydık."

prayer's rotten shelter, [rosekook]Where stories live. Discover now