24. Bölüm

2.4K 176 25
                                    

Selamun aleyküm.

🥀

"Göğüs kafesime hapsettiğim Güvercin'i koruyamadım.."

🥀

Canım çok kez yandı. Dayak yedim, horlandım, hasret çektim; vicdan azabının ağır duygusu altında boğuldum, anne ve babamdan kaçtım, sevdiğim adamı defalarca reddetmek zorunda kaldım.

Lakin fiziksel olarak çektiğim en büyük acı o bıçak yarasıydı. O gri gözlerin acımasız sahibi karnımı boydan boya yarmış acılar içinde kıvranmama neden olmuştu.

Kim yapmıştı? Neden yapmıştı ya da yaptırmıştı? Bilmiyordum. Niyeti öldürmek olsaydı belki de farklı bir şey yapardı. Sadece artık böyle insanlardan uzak yaşamak istiyordum. Hayatımdan ve benden uzak dursunlar da biraz nefes alabileyim istiyordum.

Yaşım küçüktü onlarla mücadele etmeye başladığımda. Bir kaç yıl olsada yorulmuştum. Kendimi ruhen ve kalben 50 yaşında bir kadın gibi hissediyordum. Zayıf değildim. Sadece gerçekten yorulmuştum.

Kulaklarım dışarıdaki sesleri kavramaya başladı. Elimi soğuk, pürüzlü fakat şefkatli bir el kavramış okşuyordu.

"Güvercin.." diyordu. Sesi zayıf ve yıpranmış. "..bu kadar uyku yeter. Kızmaya başlıyorum. Artık uyanmalı ve seni bekleyen bu kadar insanın nefes almasına yardım etmelisin." Gözlerimi aralamaya çalıştım. Olmadı.

"Herkes burada. Herkes seni bekliyor. Abin ve annesi geldi. Senin için çok endişelendiler. Bera, Amine çok üzgünler. Ablan çok hassas zaten. Meriç de seni arıyor. Bizimkiler, Hümeyra Hanım, Nazif dedeler, Amirim ve eşi..." Bir şeyler anlatıyordu. Duyup duymadığımı merak ediyor olmalıydı.

"Sen uykuyu seviyorsun. Ama bu kadar uyumak olmaz ki. Seni dışarıda bekleyen bu kadar insan varken ayıp değil mi? Beni bu kadar bekletmen ayıp değil mi?" Kafasını elime yasladı. Elimin sırtına bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kırpıştırarak aralamaya çalıştım. Minik minik iğneler göz bebeklerime batıyor gibiydi.

"Beni bu kadar bekletmemem gerekirdi." Beyaz floresanla karşı karşıya kaldım. O son çektiğim ağrı pek kendini belli etmiyordu.

Gözlerimi kestane rengi saçlara çevirdim. İri bedeni sandelyede iki büklüm olmuştu.

"Ensar.." dediğim anda hırıltılı ve kısık sesimle, kafasını kaldırdı. Şaşkınlıkla suratıma baktı. Tebessüm etmeye çalıştım. Kaslarım uyuşmuş olabilirdi. Çünkü yüzümü pek hareket ettirememiştim.

"Güvercin.." diye soludu Ensar. Ardından elimi bıraktı. Ne yapacağını bilemiyormuş gibi sağa sola baktı. Yatağın yanındaki hemşire çağırma düğmesine bastı. Ardından eğilerek anlıma bir öpücük bıraktı.

"Hamd olsun. Uyandın.." dedi kısılmış sesiyle. Açıktaki kirli saçlarımı okşadı. Gözlerim tekrar kapanmaya başladığında soğuk elleri maskeli yüzümü kavradı..

"Hayır uyuma. Uyuma Güvercin.  Biraz daha göreyim gözlerini." Gözlerimi açık tutmaya çalıştım. Şakaklarıma bir öpücük daha kondururken kapı açıldı. Ensar kafasını çevirdi.

"Uyandı.." dedi tek solukta. Başörtülü, üzerinde beyaz bir forma bulunan hemşire yanıma yaklaşırken gözlerimi açık tutmaya çalıştım.

KekreWo Geschichten leben. Entdecke jetzt