59. Bölüm

1.6K 151 53
                                    

Selamun aleyküm.
Keyifli okumalar.

Bölüm şarkısı:
Zeki Müren/ Böyle Bir Kara Sevda

🥀

"Ne olacaksa biz beraberken olsun"

🥀

Geçmiş kör bir kuyuydu. İnsan bir dönüp baksa içinde kayboluyordu. Kaybolmuştuk. Ensar benim içinde kaybolduğum deniz, geçmişi bizim düştüğümüz kör kuyuydu.

Annesiyle anılarının geçtiği eve bakarken gözleri derinleşiyor, hüzün bulutları denizi gölgeliyor, yüzü geriliyordu.

Onu anlıyordum.

Canım dediğim adamın acısı yüreğimin hassas noktalarında sızlıyordu. Biz annesizdik. Biz yine aslında babasızdık. Bize anne ve babalarımız değil başka anne ve babalar sahip çıkmıştı.

Korkum evladımıza da başka annelerin, başka babaların sahip çıkmasıydı.

"Kendini kötü hissediyorsan bunu birkaç gün erteleyelim." Gözleri iki katlı, dış cephesi tatlı bir yeşille, etrafı büyük duvarlar ve mekanik demir kapıyla kaplanmış malikaneden ayrılıp kehribarlarıma dokundu.

"Senin içinde huzurlu olmadığın bir evin güvenli olması umurumda değil." Kolunu boynuma sarıp beni kendine çekti. Benim yuvam onun göğsüydü. Benim yuvam onun bir çift denizi, güzel bakışı, gölgesi, elleriydi.

O benim avuç içleri kanayan adamımdı. Yaralarını sarıp kendime yuva yapmıştım.

"İkinizin canı, benim aile travmalarımdan kıymetli güzelim. Benim yuvam sensin. Etrafımızı çeviren dört duvarın kıymeti yok." yüreğimde duruşunu sevdiğim adam, acılarının üzerini örtüp ilk sıraya bizim canımızı koymayı tercih ediyordu.

"Biliyorum. Yinede canının yandığını bilerek huzurla oturamam ben." Dudakları şakağımı buldu. "Acı çekmiyorum. Annemin hatıraları etrafımı sarınca onu özlediğimi daha derinden hissediyorum. Özlem bir bıçak gibi ciğerime saplanıyor." Kafamı kaldırıp gözlerine baktım.

Gözleri içindeki sancının, acının, kırıklığın hepsini haykırarak anlatıyordu.

"İnşAllah cennette... "Gülümsedi. Tamamladı." İnşAllah cennete kavuşacağız. " Elimi kavradı.

"Bunun, bu ahiret inancının bana nasıl teselli verdiğini anlatamam." Onayladım. Yüzündeki hüzünler kenara çekilip parıltılar ortaya çıkmıştı.

"Anlatmana luzüm yok. Gözlerinden anlıyorum." Bir kapının sesi konuşmamızı böldü. Elli yaşlarında gösteren, uzun, sarışın bir kadın kapıyı sonuna kadar açtı.

"Buyrun Ensar Bey, Hanımefendi." Ensar nefes aldı. Ardından kafasını yüzüme çevirdi.

"Girelim mi içeri?"

"Girelim." Birkaç merdiven çıktık. Geniş, gri rengi demirden yapılmış modern kapıdan geçip içeri girdik. Kısa, duvar dipleri vazolarla süslü girişi geçip salona girdik.

Oldukça geniş salonda gri ve mavi karışık oturma grubu vardı. Duvarı süsleyen yağlı boya resimleri, birkaç süs aynası, rafları yarı yarıya boş kitaplık ve modern bir TV sistemiyle göze hoş geliyordu. Abdullah Bey ayaklandı.

"Hoş geldiniz." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ensar ifadesiz gözlerini ona çevirince gerginlik oluşmaması için araya girdim.

"Teşekkürler." Üzerindeki çizgili beyaz gömleği düzeltti.

KekreOù les histoires vivent. Découvrez maintenant