| droga

206 24 37
                                    

#Doyoung

Sabahın ilk sularında gözlerimi açtım.

Ellerimi hissetmemem bir yana gözlerim kör olacak diye korktum. Ama bu korkum kendimi ölen öğrencimin babasına vermediğimi hatırlayınca geçti. Korkmak bir yana, Yuta'nın benim olmadığımı görünce panikleyip polise vermesini istemiyordum.

Ellerim kör düğümün üstüne ne kadar ulaşsa da çok sıkıydı. Önüme getirebilir miydim acaba?

Kan ter içinde kaldım önüme getirirken. Kıpkırmızı olduğuna eminim, canım çok yanmıştı.

Gözlerimdeki bezi çektiğimde koluma baktım. Biraz kesilmişti. Etrafımda tek bir pencere ve karşımda bir genç bir çocuk  vardı.

"Nefesim kesildi."

Alkışlıyordu.

"Bana verdiğiniz bu zararı nasıl ödeyeceksiniz?"

"Bir çocuğun ölümü kadar etmez diyorlar. Patron bunu görseydi, emin olun esnekliğinizden dolayı sevinirdi."

"Beni patronunla aynı cümle içine koyma. "

"Haklısın bu biraz aptallık olur."

"Bileğimi lütfen çöz. Sonra tekrar bağlarsın. Zaten bir yere kaçamayacağım."

Tek kaşını kaldırdı.

"Lütfen."

"Patron duyarsa..."

"Söylemeyeceğim. Söz veriyorum söylemeyeceğim."

Yanıma gelip bileklerimdeki ipi çözmeye çalıştı.

"Çok sıkı, benim buna gücüm yetmez."

Ellerimi bıraktı.

"Üzgünüm..."

O sırada biraz daha hafifletebildi ipin sıkılığını ve dışarıdan bir ses geldi.

"Hey sen ne yapıyorsun orada?"

"Kendi kendine açmaya çalıştı da daha fazla sıkıyorum. Önüne kadar getirmiş fark etmedim."

"Gerçekten bu kadar esnekse sekste düşünemiyorum."

"Zaten düşünmemelisin Johnny hyung. Eğer senin bu dediklerini patron duyarsa bitersin."

"İşine bak Dejun."

"Baş üstüne."

Çocuk üfleye püfleye geriye doğru çekildi.

Gözlerim tekrar kapanırken ağlayacak raddeye geldim. Bileklerim o kadar acıyordu ki verdiğim savaşı kendi kendimi yenilgiye uğratarak kaybedebilirdim. Biraz hafiftiler şimdi ama yine rahatsızlık yaratıyordu.

Johnny denen herifin sesi git gide uzaklaşırken genç çocuk konuştu.

"Gerçekten onu nasıl öldürdün?"

"Haber hiç izlemiyor musun?"

"Ben bir köleyim. Sadece emir yerine getiririm ve asla yasaklanan şeyleri yapmam. Televizyon izlemem yasak."

"Bu tamamiyle insana alıkoyma. Para ile seni satın almış."

"Ben de bunu düşünmüyorum değil."

"Onu öldürmedim. Patronun sayesinde öldü. Kabullenemiyor. Suçlusu benmişim gibi davranıyor. Rica ediyorum bunu aç artık."

"Açamam. Çünkü gidip gelip kontrol edecek. Şüphelendi benden. Denetlemeye giderse açarım."

|||

Sürünerek duvara yaslandım. Saatler geçmişti ve ben çok fazla susamıştım. Önüme yemek de koyulmadı. Sözünün eriymiş.


"Elimi açmadın, bir bardak su verir misin peki?"

Beş saniye sonra bardağa doldurulduktan sonra ağzıma verilen su ile kendime geldim. Sussuzluktan başım ağrıyordu. Böyle giderse iki güne leşim kapının önünde serilirdi.


"Teşekkür ederim."

"Rica ederim Dongyoung. Ellerin de acıyor değil mi? Açmamı ister misin?"

Yutkundum. Kendi elleriyle beni zehirlemişti. Beni zehirlemişti. Jaehyun'du ve o bana su verdiyse sebebi mutlaka vardı.

"Bu yaptığını sana ödetmek istiyordum."

"Belki. Hazır mısın peki?"

Bir gülümseme sundum.

"İşini halledip direkt beni sorgulaman harika ama böyle olmaz."

"Kabul yani..."

"Olabilir."

"Senden beklenmeyecek hareketler. Şaşırtıyorsun beni."

"Ben de senden beklemezdim böyle bir şey. Anlayışlı bir şekilde karşılarsan, özür dilerim..."

"Özür dileyip bitecek gibi mi duruyordu?"

Hayır, bu acının tarifi yoktu. Farkındaydım, çok zordu. Bir evlat kaybetmenin acısını anlatamazdım belki ama Jaehyun çok farklı tepki veriyordu. Bu acıdan olan şeyler değildi.

"Normal insanlar ama normalleri kadere bağlar. Bu ben tarafından işlenen cinayet değildi. Adın gibi biliyorsun."

"Dejun, odama getirsinler."

"Peki efendim."

Jaehyun'un zeminde gıcırdayan ayakkabılarının sesini duydum.

"Gidiyor musun? Yenilgiye uğrayarak geri mi çekildin?"

Ses kesildi.

"Daha henüz başlamadı. Etkisini gösterdiğinde diren direnebilirsen."

Ve ilerlemeye devam etti.

in the fourth minute | dojaeWhere stories live. Discover now