🌺04🌺

4K 380 401
                                    

🌺

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🌺

"Çok mandal tutturma izi kalıyor sonra!"

Myeon-sshi'ye başımı defalarca olmasına rağmen bir kez daha anladım dercesine salladım. İlk defa çamaşır asmıyordum ve her defasında mandal konuşuyorduk. Mandal elbette iz yapmaz mıydı kumaşın üstünde? Myeon-sshi'm benim en ufak detaya bile neden bu kadar dikkat edersin ki?

Tahta terliklerimi ayağıma geçirip belim ve kolum arasına aldığım çamaşır sepeti ile dışarı adımladım. Geceleri hava gerçekten sert esiyordu. Elbisemin ince kumaşı ise bu soğuğu hiç çekinmeden içime iletiyordu.

İşimi bir an önce bitirmek ve erkenden uyumak için dışarı çıkıp bahçemizin bir ucundan başlayan ipin ortasına doğru ilerlemeye başladım. Elimdeki sepeti bırakıp elime bir aldığım ıslak çamaşırla birlikte aynı zamanda cebime tokuşturduğum mandallardan bir tane alıp sırayla ipe aşmaya başladım.

Gece çamaşır asmak gündüz saatlerine göre daha sağlıklı oluyordu. Çünkü bu çevrede sabahları aş ateşleri yakılır uyumaya yakın bir vakitte söndürülürdü. Odunun siyah dumanları ise beyaz kıyafetlerin beyazlığını elbetteki bir miktar bozuyordu.

Son kez Myeon-sshi'nin çoraplarını da ipe astıktan sonra cebimde kalan diğer mandalları ellemeden sepeti elime aldım. Üzerim biraz nemlenmişti. Çamaşırların ıslaklığı üzerime bulaşmış olmalıydı. Derin bir nefes verdim, üzerimi değiştirmem gerekti.

Terliklerimin zeminde çıkardığı seslerle birlikte açık kalan kapıdan içeri girmek üzereyken dışarıdan gelen sesler ile birlikte yerimde durdum. Kalın sesli bir erkeğe benziyordu. Oldukça gür sesiyle kulağıma şimdilik uğultu halinde gelen bir şeyler söylüyordu.

Elimdeki sepeti kapının ağzına bırakıp hızla çok fazla olmayan basamaklardan inmeye başladım.

Bahçe kapısından çıkıp hâlâ çok da uzaklarda olmayan sesin kaynağını bulmaya çalıştım. Sol tarafımdan geliyordu. Hemen çiçek bahçesine açılan yolun başında duran bir genç vardı. Şu anlık karanlıktan dolayı sadece siyah bir şekilde silüetini görsem de havaya yükselen dumanlardan bu kişinin 'agresif çocuk' olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Sonuçta köyümüzde sigara içen çok az kişi vardı ve bu kesinlikle oydu.

Ayaklarımı onun olduğu ağacın altına doğru hareketlendirip elindeki telefonla konuştuğu kelimeleri dinlemeye çalıştım. Oldukça sinirliydi yine, her zamanki gibi...

"Yapacağın işin içine sokayım!"

Küfürü hiç hoşuma gitmese de onun yanına gitmeliydim değil mi? O benim arkadaşımdı.

"Arkadaşım!" diye ciyakladım arkasından. Bir süre yapılı bedeni bekledi ve ardından kulağındaki telefonu indirip yavaşça bana doğru döndüğünde ise hala tek elimi kaldırmış ona elimi sallıyordum. Yüzümde oldukça büyük bir gülümseme vardı.

Dudağının tek tarafı sinirle yukarı oynadı ve ardından elindeki telefonunda bir kaç şey karıştırıp arka cebine attı. Kollarını göğsünde bağlayıp dudakları arasına sıkıştırdığı sigarayı kollarını çözmeden bir eline aldı.

"Seni neden Tanrı'nın her yoktan zamanında görüyorum ben?"

"Arkadaş-"

"Başlayacağım şimdi, bana arkadaşım deme!"

Lafımı yarıda kesip ters bir bakış attığında yüzümdeki gülümsemeyi bozmamaya çalışıyordum. En azından adını öğrenmeliydim değil mi? Belki sonradan Bay Jeon'larla ne ilişkisi olduğunu öğrenebilirdim?

"Ama sen benim arkadaşımsın. Ve arkadaşlar birbirlerinin adını bilmeliler." Elimi ikinci kez ona doğru uzatıp aynı sahneyi tekrarlayarak bir dejavu yarattım. "Ben Lee Arirang. Senin adın ne?" Alayla ona uzattığım elim ve gözlerim arasında bir süre mekik dokudu. Ardından kollarını çözerek ağzına aldığı sigarasından derin bir nefes çekti içine.

Yavaş adımlarla bana yaklaşmaya başlamıştı. Sanırım benimle arkadaş olacaktı. Heyecanlanmıştım... İlk defa bir arkadaşım olacaktı ve bu inanılmaz bir şeydi. Birlikte dondurma yiyip çubukları ile kaldırım oyunu oynayabilecektim. Sonunda.

Adımları bir adım ötemde durduğunda hala yüzüne aynı beklenti ile bakmaktaydım.

Ağzındaki sigarayı çekip külünü yere serptikten sonra gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan biraz daha yaklaştı bana doğru.

"Ben de Jeon Jungkook, Mandal güzeli."

Cümlesinin noktasını elimde hissettiğim ateş koymuştu. Tam avcumun ortasına bastırdığı sigara izmariti dokunduğu yerde adeta kora dönüşürken acıyla inlemiştim. Elim yanıyordu.

"Elim!" Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan avcuma bastırdığı sigarayı biraz daha derimi delmek istercesine ezdi. Gözlerinde hiç bir duygu yoktu. Bundan zevk alırcasına sırıtıyordu sadece.

İşi bittiğinde sigara izmaritini yere attı ve benim acıyla yere çökmemle birlikte önümden geçip öylece gitti. Arkasından yanan elim ve yüreğimi bırakarak...

🌺

🌺

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ᴋᴀᴛᴀᴏᴍᴏɪ 🌺 ᴊᴊᴋWhere stories live. Discover now