+15
'İmkansızı mümkün kılan bir aşk hikayesi...'
"Ama sen benim arkadaşımsın. Ve arkadaşlar birbirlerinin adını bilmeliler." Elimi ikinci kez ona doğru uzatıp aynı sahneyi tekrarlayarak bir dejavu yarattım. "Ben Lee Arirang. Senin adın ne?" Alayla o...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
🌺
Küçük bir yara bandı kutusuyla beraber yürüyordum. İki elimle sımsıkı tuttuğum kutuyu her bir adımımda daha çok sıkıyordum. Jungkook'u merak etmiştim. Elbette ki küçücük bir kanama olayından dolayı değildi. Sonuçta kuru bir kan insanın canını almazdı öyle değil mi?
Ben... Bilmiyorum dün geceden beri nedensizce onu merak etmiş onun için boş yere endişelenmeye başladığımı fark etmiştim. Dün gece babası hakkında söyledikleri... Babasıyla ilgili sorunları mı vardı? Bu yüzden mi amcasının yanında kalıyordu yani?
Onu görmek istiyordum. Haftaya okullar kapanacak öğrenciler mevsim tatilinin tadını çıkaracaklardı fakat Jungkook son sınıf öğrencisi olduğundan ve kişiliği de pek bu kavrama uymadığından tatil yapacağını pek düşünmüyordum.
Dün geceki gibi kayalığın yanına geldiğimde yerde yatan ikiliyi görmem ile kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Karşımdaki manzara gerçekten komikti.
Jungkook bir kolunu başının altına almış saçları çimenlerin üzerine saçılmış bir pozisyonda uyurken Taehyung kollarını Jungkook'un bedenine sarmış adeta onu bir yastık yerine kullanıyordu. Bacağını ise Jungkook'un beline kadar çıkarmıştı.
Elimdeki kutuyu bir kenara bırakıp bana yakın olan Taehyung'un baş ucuna çöktüm. Sanırım gece o kadar sarhoş olmuşlardı ki eve gidecek aklı kendilerinde bulamamışlardı. Başımı biraz kaldırdığımda karşımdaki şişe ve kutu bira yığınını görmem ile gözlerim irileşti.
Bunların hepsini içmişler miydi?
Her ne kadar hava sıcak olsa da zemin soğuk olurdu ve onlar tüm geceyi çimenlerin üzerinde yatarak geçirmişlerdi. Kesin hasta olacaklardı.
Jungkook'u mu yoksa Taehyung'u mu uyandırmak daha cazip bir fikir diye düşünürken en mantıklısının Taehyung olduğuna kanaat getirmiştim.
Bir elimle Taehyung'un gözleri önüne düşen saçlarını geriye doğru taradım. Gerçekten yakışıklı bir suratı vardı. Esmer teninin ve kumral saçlarının uyumu gökyüzü kadardı.
Gülümsedim.
"Çok tatlı." Kendi kendime kıkırdayıp Taehyung'un burnunun ucuna yerden kopardığım çimen parçasını sürttüm. Böylece burnunu değişik bir şekle sokmuş biraz homurdanarak ellerini Jungkook'tan çekmiş benim tarafıma dönmüştü.
Hala uyanmadığında aynı işlemi bir kez daha yaptım. Bu sefer eli ile burnunun ucunu sertçe kaşığında garip bir küfür savurmuştu. Sadece sonundaki -yim ekini anlayabilmiştim.
