🌺06🌺

3.6K 356 298
                                    

🌺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌺

"Ari! Koş yağmur bastırdı. Çamaşırları topla!"

Elimdeki kaşığı tencerenin kulp kısmına koyup yerimden fırladım. Yağmurun birden bastırması normaldi bu mevsimde. Baharın gelişi sürprizlerle dolu olurdu ve en bereketli sürprizi ise yağmur olurdu. Tarla ve bahçelerimiz gerekli oksijeni adeta yağmur suyundan karşılardı.

Ayağımdaki çorapları umursamadan kapının önündeki sepeti de alıp bahçeye çıktım. Myeon-sshi anlaşılan hala örgü örüyordu.

Genellikle bu saatlerde elinden ip ve şişi hiç düşmezdi. Bir kısmını şehirde satmak için yapardı bir kısmını da benim için yapardı. Sürekli çeyizime bir şeyler koymam gerektiğini söyler dururdu. Sadece güler ve kabul ederdim çünkü ben de onun ördüğü örgüleri giymeyi severdim.

Sıcak ve yumuşacık...

Sepeti bacaklarımım arasında tutarak çamur haline gelen toprağın sepete gelmemesi için acele etmeye başladım.

Kopardığım her bir mandalı cebime atamadan yeni bir şimşek çakıyor ve yağmur hızını arttırıyordu. Bu yüzden mandallarda yere saçılıyordu. Acele edip çamaşırlar daha fazla ıslanmadan onları toplamalıydım.

Yağmur tanecikleri 'cik' ekini fazla görürmüşcesine kendini kanıtlamak istermiş gibi yağıyordu şu an. Yağmurlu havaları severdim. Ama sadece severdim. Çok sevdiğim söylenemezdi çünkü yağmurlu havalarda şimdi olduğu gibi kıyafetim ıslanıyor dışarı çıkma iznim kısıtlanıyordu. Myeon-sshi'ye ne zaman bana bir şey olmayacağının temennisini versem de bana güvenmiyor pencere önünde oturtuyordu.

Sanırım tek ailem şimdi o kalmıştı. Ben onun o benim dayanağımdı. Bir zaman öncesine kadar büyük babam da bizim 'aile' diye adlandırdığımız küçük çatılı evimizdeydi... Hayat bazen alır bazen de hiç vermemek üzere alır.

Son mandaldan elbisemin eteklerini kurtardığımda mandal yüzüme sıçramıştı. Bir elimle elbisemi sepete atarken bir elimle de yanağımı sıkmıştım. Tanrım canım yanıyordu. Yanağımdaki mandalın verdiği acıdan daha çok üzerine bastırdığım avcum yanıyordu. Küçük bir bölgede daire şeklinde olan yanık izi oldukça fazla acıyordu.

Ben... Ben ilk arkadaşımın o çocuk olmasını istemiştim. Sadece arkadaş olalım demiştim ama benim elimi yakmıştı. Hem de kötü bir alışkanlık ile. Sigara kokusunu ve kendisini sevmezdim ben.

Myeon-sshi yanık merheminin bittiğini, yenisini alması için Yoora Ahjumma'ya gitmemi söylemişti. Ama ben bunun için Yoora Ahjumma'yı rahatsız etmek istemiyordum. Sonuçta o sigara izi olduğunu anlamaz mıydı? Söyleyecek bir yalanım yoktu. Sevdiğim insanlar bana yalan söylemenin kötü olduğunu öğretmişlerdi. Şimdi ise yalan söylemem onlara büyük bir nankörlük olmaz mıydı?

Dolan gözlerimi ıslanan koluma silip burnumu çektim. Canım yanıyordu. Koca yağmur damlaları açık yaramın üzerini istila ediyorlardı. Benim canımı her şeyden daha çok yakan ise karşı tepedeki yükseklikte oturmuş bütün bu şiddetli yağmura rağmen hala elinden sigarasını bırakmayan o çocuktu.

Üzerim sırılsıklam olmuşken çamaşır sepetinin üzerine kendimi siper ediyordum. Başımı tekrar kaldırdım ve buradan gözüken tepeye baktım. Onun olduğunu anlayabiliyordum artık. Çok da mesafe yoktu tepe ile evimizin arasında, görebiliyordum onu...

Ama o beni göremezdi arkası dönüktü yine ve yine sigara içiyordu.

🌺

🌺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


ᴋᴀᴛᴀᴏᴍᴏɪ 🌺 ᴊᴊᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin