XIV/ruhuma lütfen iyi bak

3.4K 278 278
                                    

"Bana hissettirdiklerini seviyorum, 
Sanki her şey mümkünmüş gibi,
Sanki, yaşamaya değermiş gibi."

*

bazzi, camila cabello - beautiful

*

Hayatımın hep pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşünürdüm. Bir an biri gelecek, bir şey olacak ve tüm hayatım mahvolacak diye tüm gençliğimi kaygılarım, korkularım ve tereddütler içinde geçirmiş ve her şeyi, herkesi kendi süzgecimden geçirerek hayatıma almıştım. Çok büyük kayıplarım olmamıştı ya da tüm benliğimi değiştirecek acılarım. Kırılmıştım, güven kelimesini defalarca kez sorgulamıştım, bir ailenin varlığının benim için ne olduğunu düşünüp durmuştum ve dahası hayatıma kimseyi almamıştım. 

Yıllar öncesinin bedenimde bıraktığı utanç, çekinceler, kapalı birer kutu gibi olan ruhumun duvarlarından çarpıp seke seke bana geri dönmüştü. Dışarıya karşı hep sert, kendinden ödün vermeyen ve kendini korumak zorunda olan biri imajını vermiştim. Yalan da değildi, son altı yılım böyle geçmişti. 

Fakat yazı şimdi yarılamışken hayatıma dahil olan birisi vardı ki, inşa ettiğim tüm o koruma içgüdüsünü yerle bir etmişti. Elleriyle yumruklamış, omuzlarıyla ittirmiş ve beni kendi kollarının arasına alıp sıkı sıkı sarılmıştı. Ona sarılmaya böyle alışmışken, onun sıcaklığının tadını almışken bırakmaya hiç niyetim yoktu, onu kendimden ayırmaya hiç de gönüllü değildim. 

İşte bu yüzden de şimdi sırtımı çıplak göğsüne yaslamış, kolları kollarımı çepeçevre sarıp karnımın üzerinde birleşmişken, bedeninin arasında küçücük kalmış bir kız çocuğu gibiydim. Çıplak olduğumu unutmuş, unutmasam bile belki de çoktan umursamayacağım bir rahatlıkla gövdesine yayılmış olduğumdan yüzümdeki o geniş gülümsemeyi bir türlü silemiyordum.

Jungkook sol dizini bükerek yasladığı mermer zeminden kaldırdı ve çıplak tenindeki su, içinde olduğumuz dolu küvete süzülürken çıkardığı ses sessiz banyoda yankılandı.

Şimdi burada, bu halde, onunla birlikte olacağımı kim bilebilirdi ki?

En savunmasız halimde kendimi ona bırakmışken hayatım boyunca daha önce hiç böyle bir güven hissetmediğimi nasıl açıklayabilirdim?

Jungkook yine kıpırdandı ve sağ dizini de büküp bacaklarımın iki yanına sıkıştırdı.

"Çok sessizsin." Dedi yanağını başıma yaslayıp kolumu ıslak parmaklarıyla okşarken. Derin bir iç çekerek başımı omzundan kaldırdım ve yanağına doğru yaklaştırdım.

"Sadece düşünüyordum." 

"Neyi?" Dedi hemencecik sanki onu cevaplamamı dört gözle bekliyormuş gibiydi. Bir şeylerden dolayı endişeli gibiydi.

"Bizi." Bu sefer bir şey söylemek için hemen atılmadı, parmakları kolumda aşağı yukarı hareket ederken sessiz kaldı. Sanki devam edip daha açıklayıcı konuşmam için bana izin veriyordu. "Nasıl bu kadar güzel hissettirebileceğini," Dedim devam edip ona istediğini verirken.

"Beni en savunmasız halimde nasıl gafil avlayıp kendine bu kadar bağladığını, şu kollarının arasında beni çeken şeyin ne olduğunu düşünüyordum. Sana nasıl olur da kendimden bile çok güvendiğimi, senin yanında hâlâ nasıl çıplak durabildiğimi bir de." Dediklerime seslice kıkırdadı ve kafasını şakasına kafama yavaşça çarparken dizlerini daha da sıkıştırdı, daha da küçüldüm.

elysian ¦ jeon jungkookWhere stories live. Discover now