2. BÖLÜM "BELİRSİZLİK"

5.5K 229 308
                                    

Selam canlarım. Nasılsınız bakalım? Saolun ben ve karakterlerim iyi. Biliyorsunuz hayallerin içinde yaşıyoruz bir T-Army olarak. O halde sizi o hayal dünyasına çekmeme izin verir misiniz?

Haydi o halde!

2. BÖLÜM "Belirsizlik"

Pera - Yokluğunu Anlasamda
Pera -  Kurşuna Gerek yok
Pera - Sensiz Olmaz

"Acıyı seven insanlar ağlamayı da sever. Çünkü bu, onlar için alışkanlık olmuştur."

Geçmişin silik izleri, hafif esen rüzgarın gazabına uğrayarak kum tanelerinin altında kalmıştı. Şimdi bir rüzgar daha esmiş, geçmişi aralamıştı. Kum taneleri uzaklamıştı.

Annen hıçkırdı. Jungkook sıkıntı ile sana baktı. İçinde kopan delicesine fırtınaları hissediyordu. Ve korkuyordu. Ani bir hareketle neler yapabileceğini çok iyi biliyordu. Çünkü sevdiği kadını tanıyordu.

Gözlerin daha fazla dayanamayarak sol gözünden bir damla göz yaşını serbest bıraktı. Göz yaşın özgürce çenene doğru süzüldüğünde Jungkook dişlerini sıkarak yüzünü sola çevirdi.

Anne ağlamaya başlamıştı bile. "Yavrum?"dedi. Hemen arkasından sana doğru yaklaştı.

Babanın kim tarafından öldürüldüğünü bilmiyordu annen ve daha birçok kişi. Ama sen biliyordun. Hem de bir intikama kurban gittiğini de biliyordun. Ne kadar acı verici değil mi birçok şeyin farkında olmak?

Kollarını sana açtı. Yüzünü sol tarafında duran Jungkook'a çevirdin. Ne tepki vereceğini bilmiyordun. Kızsan mı, yoksa sana verdikleri yıllar boyunca olan o emekleri göz ardı etmeyip yeniden tutunman mı gerektiğini bilmiyordun. Belirsizliğin içinde sürükleniyordun.

Jungkook sana bakıyordu. Ama boş bakıyordu. O da şaşırmıştı ne yapacağını, nasıl tepki vereceğini. En az senin kadar çaresizdi.

Daha gündüz olmamasına rağmen arkadan gelen bir ses ile kalbin paramparça oldu. Parçaları dağıldı, dağıldı, savruldu. Bir daha toplayamayacağını sandın.

"Abla?"diyen kişi Ufuk'tu.

Gözlerini acı ile kapattın. Jungkook dişlerini birbirine geçirmekle yetinmişti. Yoğun bir acı ve üzüntü yaşadığın için başın dönmüştü. Bir anlığına sarsıldığında Jungkook'un damarlı ve beyaz tenli olan kolu belinin kavisine yerleşti. Sen gözlerini buna rağmen açmamıştın.

Başını annene döndürüp onun o acı içinde kıvranan kahve gözlerine baktın. Hala kolları açık bir halde sana bakıyordu.

Kollarına gitmedin.

Annenin kolları kapandı.

Acı dolu bir bakış sürdü bir kaç saniye hükmünü.

Elinin tersi ile gözlerini sildin. Annenin arkasında duran, üzerinde mavi renkli bir tişört, altında beyaz renkli cepli olan bir kapri giyen Ufuk annenin bacağını tutuyordu.

Ufuk'un gözleri Jungkook'a kaydı. "Jungkook abi? Neden sinirli gibi bakıyorsun?"dedi masumca. Belliydi, haberi yoktu babasının onu bırakıp gittiğinden.

Jungkook hızla gülümsedi. Sonra eğildi ve Ufuk'u kucağına aldı. "Yo, neye kızgın olacağım? Mutluyum görmüyor musun?"dedi gülümseyerek kendini toplamaya çalışırken.

O cümlenin altında yatan: "Evet. Kızgınım. Bir çok şeye hemde. Üzüntümden ölüyorum, görmüyor musun?" Olacaktı.

Sen gözlerin tekrar dolarken dudaklarını aralayıp burnunu çekerek konuştun. "İ-içeri girebilir miyim?"dediğinde annen başını salladı ve kenara çekildi. Kısaca hem sana hemde Jungkook'a baktıktan sonra içeri girmenizi bekledi. Jungkook Ufuk'u yere indirip ayakkabılarını çıkardı. Aynı şeyi sende tekrarladın.

𝐉𝐔𝐍𝐆𝐊𝐎𝐎𝐊 İ𝐋𝐄 𝐇𝐀𝐘𝐀𝐋 𝐄𝐓 𝟑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin