Bazı ruhlar vardır hani. Çığlık attıklarında aslında sessiz kalırlar. Bazı kimseler vardır, kimsesizdirler. Bazı acılar vardır. Deler geçer. Saç telleri uçuşurken gökyüzüne, Kirpikleri titrer kırık insanların. Titrer ve onlarda kırılır. Yaşadığını sanırken ölmek, Nefes borunun kesilmesi, ama kalbinin atması gibi. Dikenler tenine battığında kanayan yaranın kapanmadığını anladığında, Işıkları söndür. Sahnede sessizlik, Rol, karanlıkta.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Parmak uçlarındaki hissizlik, gök gürültüsü gibi kulakları sızlatıyordu. Bir iki adımda ilerlemek, üç dört adım koşmaktan daha iyiydi. Koştuğunda çarpardı insan, duvarlara. Çıkmaz sokak gözlerine ışık olduğunda, çıkışı arardı.
Peki ya çıkışlar, çıkmaz sokağın ortasında duran bir kalpte olabilir miydi?
Hafif bir esinti ile saçların yüzüne doğru esti. Üşümeye başladığında, morg kapısının önünde, Jimin'in içeriden çıkmasını bekliyordunuz.
İçeriden türlü bağırışlar geliyordu. Tüm üyeler gelmiş ve içeri girip, çıkmıştı. Fakat Jimin içeriden bir türlü çıkamıyordu. Kolundan tutan Taehyung onu ikna etmeye çalışıyordu, "Jimin, lütfen. Artık çıkmamız gerekiyor,"dedi Taehyung kasıntı bir sesle.
"Hayır! İstemiyorum!"diye bağırdı Jimin boğuk bir sesle.