Bölüm 14

36.5K 1.9K 394
                                    

Yavaş yavaş bölümleri yazmaya başladım. Telefondan yazdığım için geç gelebilir. 

İnstagram selma.kahraman.7 

Gelip geçici şeyler için kendimizi üzmek doğru değildi. Tek bir hayatın vardı. Onu da boşu boşuna üzülerek geçirmemek gerekiyordu. Ama maalesef ki bu durumu kendi üzerimde uygulayamıyordum.

Tuğra Bey 'in koruması olarak kendimi bulmam da ayrı bir deneyim olmuştu. Gidene kadar bir şey dememiş olsa da sürekli gülümsüyordu. Olmam dememek gerekiyormuş büyük konuşunca başına geleceğini bir türlü öğrenemedi insanoğlu.

Akşam saatleriydi. Evine geldiğimizde, iki katlı beyaz bir yapı karşıladı beni. Mert'in evinden daha şirin görünüyordu. Kış bahçesi bile vardı. Salıncak gıcırtı ile sallanıyordu. İki küçük bahçe cücesi vardı. Etrafında ise büyük lambalar yanıyordu. Bahçeyi neredeyse aydınlatıyordu. Büyük hışırtılı çam ağacından, rüzgarın esmesi ile sesler çıkıyor soğuk hava insanın yüzüne çarpıyordu. Saçlarım uçuştu. "Gel üşüme" diye Tuğra beni eve doğru gitmem için, elini kaldırıp yönlendirdi.

İlerden biri gelip bizi karşıladı. "Hoş geldiniz efendim" diye. Başımı salladım ama buraya hangi amaçla hala burada olduğum konusunda kararsızdım. Cidden ben neden buradaydım. Bana neden yardım ediyordu. Yukarıya bir oda hazırlanmıştı. Orada durup odaya bakarken, birden aklımdaki düşünce ile ona döndüm.

"Ben buraya hangi amaç için geldim" dediğimde gülümsedi.

"Misafirimsin Nisan, zaten bu olay bir hafiflesin geri Mert'in yanına dönersin"

"Benim görevim birilerini korumak"

"Burada değil" dedi kapının kenarından ayrılıp. Ne yani ben şimdi ne zaman geçeceğini bilmediğim bir olay yüzünden buraya tıkılı mı kaldım.

"Bir saniye" diye peşinden koştum. Merdivenlerden iniyordu peşinden hızla indim. Bir anda arkasını döndü. Durdum tam karşısında

"Sen mi benim peşimden mi koşuyorsun" diye dalgaya aldı.

"Saçmalamayın Tuğra Bey, ben hayatta burada durmam. Ben iş için geldim zannediyordum yoksa hayatta gelmezdim"

"O kadar emin olma" diye elini bana doğru uzattı bir adım geriye gittim. Elini yavaşça indirdi.

"Bakın, derdimi anlatamıyorum galiba" diye başımı dikleştirdim.

"Nisan, bence uzatma ne dersen de, kararım değişmeyecek. Zaten Osman amca da böyle istedi" Ah Osman bey sen düşürdün bu duruma beni. "Tabi ben nereye sen oraya, aynı mert gibi olacak" Allah Allah, bu adam sürekli Mert'i neden öne sürüyordu. "Dinlen" dediğinde derin bir nefes verip, mecbur dediğini yaptım. Arkamı dönüp, merdivenlerden tırmandım. Odaya geçip, pencere kenarındaki koltuğa oturdum. Elimi çeneme koyup ileriye bakmaya başladım. Sakin bir hayat ee zaten bunu istiyordum ben ama böyle başkasının evinde olacağını da düşünmemiştim. Pencereden, dışarıya bakmaya başladım. Şimdi şöyle bir düşünecek olursak Mert, beni korumak için Tuğra ile birlikte gönderdi. İyi de neden benim için böyle bir şey yapmıştı. Aklıma gelen o saçma düşünce ile başımı olumsuz anlamda salladım. Yan sehpa da duran bir kitap gözüme ilişti. Üzerinde "Yıldız olsan mesela, yalnız benim için parlasan" yazıyordu. Alıp okumaya başladım. Ne kadar zaman geçtiğini anlamadım. Sayfalar birbiri ardına geçiyor, bazı yerlerinde gülüyor bazı yerlerinde kızıyordum. Kapı birden açılınca kafamı kitaptan kaldırıp gelene baktım. "Nisan kapıyı tıklattım ama duymadın" elimdeki kitabı aldığım yere geri koyup ona doğru baktım.

KADIN KORUMA (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin