Bölüm 20

517 17 0
                                    


   Yeniden sahnedeyim içimde hissettiğim heyecanın ilk defa sahne de olmamdan kaynaklandığını düşünmüştüm geçen hafta ama her nasılsa ilk defa olduğumdan çok daha heyecanlıyım bu akşam. Tabi bunda dahil olmaya çalıştığım grubun da beni izlemeye gelmesinin etkisi var. Bu akşam onları etkilemek için her şeyimi koyuyorum ortaya bu sefer gözlerinin içine bakarak şarkı söyleyebileceğim bir grup insan var karşımda diyerek sakinleştirmeye çalışıyorum kendimi. En çokta bu yüzden istiyorum onlardan biri olmayı yalnız hissetmemek ,  kendimi  senden başka bir şeylere de ait hissedebilmek için. Arkamda duran batarist bagetleri birbirne vurarak başla işaretini verince derin bir nefes alıp başlıyorum şarkımı söylemeye.

‘’Hayat zor
 Bir sabah güne her zamanki gibi uyanırım diyorsun
 Olmuyor, uyanamıyorsun
 Merak etme , zahmet edip özleme bile yarın yine geleceğim diyorsun
 Olmuyor, gelemiyorsun
 Hayat zor
 Yarın ona söylerim sevdiğimi diyorsun
 Vaktin olmuyor, söyleyemiyorsun
 Küstüysek ne olmuş yarın barışırız yine diyorsun
 Vaktin kalmıyor barışamıyorsun
Yarın olsun hayrolsun diyorsun
Vaktin yetmiyor yarını bile göremiyorsun
Hayat zor
Sabah yine uyanırım diyorsun
Bir sabah geliyor gözlerini açamıyorsun
Hayat zor
Sevdiklerinin gözlerinde yaşlar bir gün senin için dökülüyorlar
Silmek istiyorsun, olmuyor, silemiyorsun
Hayaz zor
Gün geliyor bir dakikan olmuyor sevdiğini söylemeye
Geriye dönmeye
Yarını görmeye
Gözlerini bile açamıyorsun
Bir gün geliyor
Oluyor
Durduramyıyorsun’’

İnsanların alkışları ikinci şarkıma geçmeden önce beni cesaretlendiriyor artık daha sakinim.  Azalan heyecanımla başlıyorum ikinci şarkıma.

‘’Uzanmıştı öyle yanıma

Elinde kitabı masallar okuyordu bana

Dedi ki baksana iyiler hep kazanırmış

Döndüm baktım ona

Peki dedim biz hiç mi iyi değiliz

Neden böyle durmadan kaybederiz

Sustu önce

Kelimeler düğüm düğüm kaldılar boğazında öylece

Dedi ki sonra masal işte

Düşünme hiç öyle

Ne önemi var kaybetiklerimizin

Sahibi olmuşken böyle birbirimizin.’’

   Sahneden inip Deniz'lerin yanına gidiyorum. Beş kişilik grubun içinde sadece Nehir ve Deniz'i tanıdığımdan önce Deniz beni grubun geri kalan üyeleriyle tanıştırıyor. Daha sonra onlara beni nasıl bulduklarını soruyor, gözlerinde parlayan bir gururla. Aldığı tepkiler hoşuna gidiyor benden pek hoşlanmadığını bildiğim Nehir bile performansım için kötü diyemiyor. Sanırım artık menajerlik kimliğini, kız arkadaşı kimliğinin önüne geçiyor yavaş yavaş. Aslında benim hikayemi tam olarak bilse şu sıralar Deniz dahil hiç bir erkeğin benim için arkadaştan öte herhangi bir şeye dönüşemeyeceğini bilir. Ben sadece bir kişiye gerçekten kalbiniz açabileceğinize inanlardanım, sadece bir kişiyi bu kadar gerçek sevebilirsiniz diğerlerine hissettiğiniz şey sadece bir taklittir ve herkesin bildiği gibi taklitler yalnızca asıllarını yaşatabilirler. Ben ilk Bulut'u gerçekten sevdim onunda ilk defa beni gerçekten sevdiğine eminim. Ne o benim hayatımda bir taklit ,bir sahtelikti, ne de ben onun. Biz ilk defa birbirimizin gerçeği olmuştuk. Birçok insanın yaşadığı taklit aşkları yaşamak, seviyormuş gibi davranmak, yaptığı her şeyin özrünü içinde yaşadığı aşka bağlayan onlarca insandan birisi olmak bana göre değildi. Çünkü benim için aşk her yolun mübah olduğu bir savaş alanı değildi. Sadece bir kişi için bütün her şeyi yıkmayı göze alan üstelik  bunun bir hak olduğunu düşünebilecek kadar bencilleşen insan nasıl olurdu da kendinden başkasını bu kadar çok sevebilirdi. Benim için aşk insanın içindeki en iyiyi ortaya çıkarmaktı, yaptığı kötülüklere bahane aramak değil de, yaptığın her güzel şeyin içindeki aşktan geldiğini bilmekti, savaşmaktan çok sevişmekti, kavgadan ziyade sarılıp uyumak, şikayetten fazla teşekkür ve sevdiğin insanın gidişine bile isyan edememekti.  O gün ne Nehir ile Deniz'in birbirini sevdiğine inanıyordum, ne de bir başkasını tekrardan sevebileceğime ne kadar yanıldığımı öğrenmeme ise sadece saatler vardı. Haklı olduğum tek şey ise benim Bulut'u bir başka sevmiş olmamdı daha çocukça, daha şeffaf çünkü kalbim çok temizdi onu sevdiğimde, hiç bir yara izi yoktu. Benim bu insanlardan öğrenmek üzere olduğum şey ise aşkın benim düşündüğüm gibi bir kalıbı olmadığı, her insanın, her ilişkinin kendine göre dinamiklerinin olduğuydu ve bir şey daha aşk, hayatta sadece bir kere karşınıza çıkacak diye bir şey yoktu hayat size her zaman ikinci bir şansı tanıyabilmek için tetikte bekliyordu ama önce siz inadınızdan vazgeçmeliydiniz.

Yarın Diye Bir Şey Yok (Tamamlandı) Where stories live. Discover now