second chance

882 70 64
                                    

Merhabalar! Tam hayal ettiğim gibi bir ortam olduğundan bunu yazmayı seviyorum. Uzun olabiliyor bu yüzden. Ash'in doğum gününe yetişir diyordum ama eve yeni gelebildiğimden olmadı. Umarım beğenirsiniz.

Medyada sıklıkla karşımıza çıkmasını planladığım Shane karakterimiz var. Yorumlarınızı bekliyorum! Bu arada bölümü sana ithaf ediyorum fonzibonzibrothers Beklemene değecek bir bölüm olmuştur umarım.

İyi okumalar!

*

"Özür dilerim. Çok özür dilerim Fleur, gerçekten. Kasey lafa tutunca unuttum. Biliyorum aptalın teki-"

"Ashton." Diyerek susturdum onu yorgun bakışlarımı yüzünde gezdirirken. Bana öyle bir bakıyordu ki gerçekten üzgün olduğunu görebiliyordum. "Önemli değil. Artık düne geri dönemeyiz. Bu yüzden bu konuyu kapatalım."

"Söz veriyorum bir daha olmayacak." Dediğinde alayla gülümsedim. Bir daha önüme böyle ciddi bir fırsat konulmayacak ve hiçbir şey benim için o kadar önemli olmayacaktı zaten. Hem Ashton o an kendi ödülünün sevincini yaşıyordu, ondan gelip benim acıma katılmasını beklemek bencillik olurdu.

"Selam." Diyerek kamelyamıza bizden sonra vararak bu tuhaf ortamı dağıtan ilk kişi Luke oldu. Başımla selam verirken gülümsemekten ağzının kulaklarına vardığını fark etmiştim.

"Ne bu neşe?" Diye sorduğumda elindeki telefonu bana gösterdi. Mesajları okumadan gönderilen isme baktığımda Hera'yı görmemle kocaman sırıttım.

"İşte bu!" Diye bağırdığımda gülerek bir beşlik çaktık. Ashton'ın dün yaptığından sonra gerçekten samimi gülümsediğim ilk andı.

"Neden dışlıyorsunuz benim küçük tavşanımı?"

"Kes şunu Calum." Diyerek homurdandı Ashton ona doğru atlayan Calum'a karşı kollarıyla kalkan oluştururken. İkisine gülerken Michael da oldukça havalı bir şekilde kamelyaya geldiğinde tamamen mutlu olduğumu hissedebiliyordum.

"Karşınızda kim var biliyor musunuz? Ülkenin en iyi yönetmeni." Alkış beklediğini belli edercesine kısa bir an durduğunda bir numaralı Michael fanı olarak tek başıma alkışladım. "Ağlama Luke, sete girmene izin veririm." Derken saçlarını savurup yanıma oturduğunda gülerek ona sarıldım. O da sarılıp başıma bir öpücük kondurduğunda günümüz tamamıyla başlamıştı.

"Bugün keyfimi asla bozamazsın. Gece boyu Hera ile konuştum." Luke öyle bir sırıtıyordu ki gözlerinde beliren kalpleri görebiliyordum. Aşık Luke kadar sevdiğim çok az şey vardı, dünyanın en tatlı insanıydı adeta. İkimiz de profesyonel platoniktik, birimizin sonunda karşılık almaya başladığını görmek güzeldi.

"Dün gece sizce de yeni bir dönemin başlangıcı gibi değil miydi? Ashton ve Michael haftaya koca bir filmin çekimleri için görüşmelere başlayacak, Luke bir buçuk yıldır sürdürdüğü yıkık platonikliğinin karşılığını alabilir. Fleur ile ben de hala boş insanlarız. Çok iyi." Calum'ın son cümlesine güldüğümde ikimiz yumruklarımızı tokuşturduk. Michael kolları arasında hareketlendiğimden homurdanmıştı.

"Eee bugünün planı ne? Sizi unutmama şurada birkaç gün kaldı. Şimdiden benimle vaktinizi iyi geçirin." Ashton'ın bu dediğine Michael da katıldığında Luke ile Calum ikisinin üstüne gitmeye başladı ve sonra yıllardır olduğu gibi durduk yere saçma bir tartışmaya girdiler. Ben de kollarımı kamelyanın kenarına koyup yanağımı koluma yaslayarak, ara sıra da aptallıklarına gülerek onları izledim.

Onlara sahip olduğum için gerçekten çok şanslıydım.

*

Bu sıkıcı pazartesi günü bizimkileri ararken okul bahçesindeki salıncakta tek başına oturan Calum'ı görünce yanına doğru ilerledim. Beni görünce gülümsemişti.

Why Won't You Love MeWhere stories live. Discover now