love, rosie

622 59 65
                                    

Saat 03.03 İki saat kadar önce bana ilham versin diye ikinci defa Love, Rosie'yi izledim -ki normalde finali yazmadan izlerim de ağlarım diye düşünüyordum- ve bana ilham vermekle kalmayıp tüm bölüme konu oldu soıchwsıuo İzlemeyen varsa bile spoiler olduğunu düşünmüyorum, zaten şu ana kadar internetten gördüğünüz şeylerdir. Bu bölüm birazcık geçmişe gidelim dedim. Taaa Fleur'un aşkının farkında olmadığı zamanlara. Yorumlarınızı görmek beni çok mutlu eder.

İyi okumalar!

*

25 Kasım 2014

"Gerçekten mi? Gerçekten bir aşk filmine mi gireceğiz?" Calum elinde büyük boy mısırıyla bilete bakıp homurdanırken güldüm. Her zaman bu tür şeylere uzak bir insandı ama içinde tam bir aşk adamı yattığından adım gibi emindim. Onu gün yüzüne çıkartacak kızı oldukça merak ediyordum.

"Ağlamayı kes, düzgün tek film buydu." Diyen Luke görevliye biletlerimizi uzatmıştı. Şu anlık bizden başka kimsenin görünmediği salonda ilerleyerek arkalardan aldığımız yere doğru yürüdük.

"Bu filme içten içe gelmek istiyordun değil mi?" Michael bir avuç mısırı ağzına tıkıp saça saça konuştuğunda Ocean yüzünü buruşturup koluna vurmuştu.

"Bunu hiç inkar etmedim ki." Luke'un dediği üzerine Ashton ile birlikte kıkırdamıştık. Sırasıyla Ashton, ben, Michael, Ocean, Luke ve hala somurtan Calum olarak yerlerimizi aldık. Ashton ile fark etmeden sevgili koltukları almıştık ki aynısı Luke ve Calum için de geçerliydi. Luke Calum'a öpücük atıp sırnaştığında kahkaha atarken sırtımı Ashton'ın koluna yaslayarak onları izledim.

"Kim oynuyor?" diye sordu Ashton biletteki film ismi tanık gelmediği için. Üçüncü sınıfta Jasmine ile ayrıldığından beri aşka alerjisi varmış gibi davranıyordu, bu yüzden çok fazla film izleyip takip etmesine rağmen bu türden hiç haberi olmazdı.

"Sam Claflin ve Lily Collins."

"Hayatımın aşkı." diyerek iç çeken Michael üzerine Ocean kaşlarını kaldırarak ona baktı. Yüzünde muzip bir gülümseme vardı.

"Hangisi? Sam mi Lily mi?"

"Düşününce... ikisi de." Hepimiz gülerken ışıklar kapanmış, reklamlar başlamıştı ve hala kimse yoktu. Muhtemelen vizyondan kalkacağı gün geldiğimiz içindi, insanlar çoktan izlemişti.

Ashton keyifle "Evet! Sonunda sadece bize ait bir sinema!" diye bağırdığında gülerek yerimde doğruldum. Böyle küçük şeylerden mutlu olmasına bayılıyordum.

"Hep böyle bir şey istemiştim." derken bacaklarımı karşı koltuğun kolluklarına koymuştum, bu da yan döndüğüm için neredeyse bacaklarımın Ashton'ın bacaklarının üstünde olmasını sağlamıştı. Ona baktığımda sorun olmadığını gösterircesine gülümsedi. Film başlayınca sessizleşip izlemeye başladık. Alex ve Rosie bir dakikalık birbirlerinin yüzlerine bakma işinden sonra öpüştüğünde Calum "Saçma." diyerek homurdanmıştı. Bugün onu asla mutlu edemeyecektik.

"Bence aralarında harika bir kimya var." dedi Ocean biz Rosie'nin tabureden düşmesine gülerken.

"Katılıyorum. Bir gün oyuncu olabilirsem, partnerimle böyle görünmek isterdim." derken ağzıma birkaç parça mısır attım. Ashton da elini bendeki kovaya daldırmıştı ve birkaç saniyelik çocukça bir kavgadan sonra keyifle mısırını yedi.

"Yönetmeni ben olursam sürekli o kimyayı bozarım." Bunun üzerine doğrulup Michael'a mısır fırlattığımda havada yakalayarak yemişti. Aynı anda "Ooo!" diyerek gülerken yumruklarımızı tokuşturduk.

Why Won't You Love MeWhere stories live. Discover now