epilog one - i've got no one to call

395 43 69
                                    

Merhabalar! O kadar özledim ki şu ortamı yazmayı, neredeyse aklımdaki epilog fikrini bozacak, sırf arkadaşlıklarını yazacaktım ancak durdurdum kendimi. Dört epilog olacak, dediğim gibi ağırlıklı yan karakterler üzerinden gidecek ancak sonuncu epilog Ashton&Fleur ile ilgili olabilir. Karakterin birkaç ayını tek bölümde anlattığım için uzun da olabilir, umarım sizi sıkmaz. Umarım benim kadar seviyorsunuzdur onları. Sizleri diğer kitaplarımda da görmeyi çok isterim. Yorumlarınızı bekliyorum.

Bölümümüzün baş rolünü bırakalım şuraya. (Multiyi koymak için bazı nedenlerden dolayı yarım saat uğraştığımı biliyor muydunuz?? Şaka değil cidden en az yarım saat:) Çıldırcam, bölümde çok emek var beğenin skdljıoho)

 (Multiyi koymak için bazı nedenlerden dolayı yarım saat uğraştığımı biliyor muydunuz?? Şaka değil cidden en az yarım saat:) Çıldırcam, bölümde çok emek var beğenin skdljıoho)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İyi okumalar!

*

Luke | 27 Kasım 2019

Yorgun adımlarla okula ilerlerken arkamdan gelen Calum'ı duyabiliyordum. Fleur'un ona bana göz kulak olmasını söylediğine adım gibi emindim çünkü ilk defa kitapçıya gitme isteğini reddetmiştim ve bunu garipseyecekti. Hem Ocean'ı bıraktığımızdan dolayı, hem de dün akşam yemeği sonrası kimse fark etmese de Hera ile tartıştığımızdan dolayı pek tadım yoktu.

Ocean'ın burada olduğu bir hafta boyunca genellikle birlikte olduğumuzdan dolayı çok şey fark etmiştim. Ödül töreninin olduğu günden beri çocuklarla oturup doğru düzgün konuşmadığımızı, ben her çekim sonrası evde yaptığım yemeklerle onları karşılarken bile bir kere bana dönüp nasıl olduğumu sormadıklarını, Hera ile birlikte olduğum günden sonra onlarla aramızın açıldığını... hepsini fark etmiştim. Önce sorun bende sanmıştım çünkü Calum onlarla hala eskisi kadar yakındı. Ashton ile odaya kapanıp dertleştiklerini biliyordum. Michael ise aynı odada kaldığımız halde en az konuştuğumdu çünkü ya geç geliyordu, ya da hiç gelmiyordu. Ben de Hera ve arkadaşlarıyla çok fazla takıldığımı ve bu yüzden asıl arkadaş grubumdan uzaklaştığımı düşünmüş, kendimi durdurmuştum. Onlarla eskisi gibi olabilmek için Hera'yı birçok aktivitede yalnız bırakmıştım.

Dün de Hera ile tam bu yüzden kavga etmiştik. O akşam yemeğine gelmişti ve benden de bugün onun arkadaşlarıyla sinemaya gitmemi istemişti. Bense Ocean'ı bırakacağımız için duygulanacağımızı, spesifik olarak benim baya üzüleceğimi bildiğimden akşam çocuklarla takılmayı tercih ederek reddetmiştim ve ipler kopmuştu. Hera'ya deliler gibi aşıktım ve dün bana son zamanlarda yalnızca arkadaşlarımın yanında onunlaymış gibi davrandığını söylediğinde kahrolmuştum. 

Calum kolumu tutunca baygın bakışlarımı ona çevirdim. Ciddi bakışları yüzümün her köşesinde gezindikten sonra "İyi misin?" diye sormuştu. Bu soruyu bana uzun süredir ilk defa sorduğunu fark ettiğimde akayla gülmek istedim. Her zaman neşeli ve pozitif taraf olduğumdan bu halim onları endişelendirmiş olmalıydı. Ölü gibi görünmediğim sürece hayatım umurlarında değildi anlaşılan. 

Why Won't You Love MeWhere stories live. Discover now