KH -1-

3.3K 75 5
                                    

Multimedya: Hikayenin tanıtım filmi


"Hadi uykucu! Kalkmaya niyetin var mı?"

Kafamı kaldırdım. Sesin sahibini anlamak için karşımdaki bedeni süzmeye başladım. Üzerindeki siyah tişörtü, beyaz pantolonu ve kırmızı çizmelerini kombin yapmış,kahverengi gözleriyle bana bakan bir kız karşımda duruyordu."Umarım cumartesi günü, beni uyandırmak için iyi bir nedenin vardır, Asya!" Gözlerini devirip birkaç adım geri çıktı.

"Tabii ki de var! Unuttun mu? Bugün alışverişe çıkacaktık!"

"Ama bu, uykumu bölmek için hiç de kabul edilebilir bir sebep değil" oflayarak üstümdeki örtüyü kaldırdım."Yemek, hani babanın işi için çok önemli olan,hani 2 haftadır organize ettiğin." Söylerken iki elini de sallayarak söylediklerini destekliyordu. Olayı idrak etmem kısa sürmüştü."E-evet" dedim yatağımda doğrulurken "Hemen hazırlanıyorum"

Hızlı nefes alışverişimi düzene soktuktan sonra Asya'yı giyinmek için odadan kışkışladım.

Üstüme alışveriş için rahat bir şeyler geçirdiğimde, çantamı da alarak odadan çıktım. Beni aşağıda bekleyen Asya'nın koluna girerek onu çekiştirmeye başladım. Arabanın anahtarlarını da aldıktan sonra evden çıktık. 

Arabayı çalıştırmadan önce Asya'ya dönüp "Nereye gideceğiz?" diye sordum. Alışveriş ilgi alanım değildi. Zoraki olmadığı sürece evden bile çıkmazdım. Güzel tasarımları nerede bulabiliriz? Pişti olmadan kıyafeti nasıl seçebiliriz? Bunlar Asya'nın ilgi alanıydı.

"Caddebostan'da küçük bir butik var. Oraya gidelim. Hem çok çeşit hemde şık şeyleri orada bulabiliriz."  Başımı sallayıp anahtarı çevirdim

... ...

"Nasıl oldum?"

"...mm hayır. Hemen değiştir bu elbiseyi."

Tamam, fazla olmasa da alışverişi bende severim. Her kız sever ama 1 saatte yaklaşık 30 elbise falan sizde deneseydiniz;

a)Büyük ihtimal mağazadan çıktığınızda direk Bakırköy'e giderdiniz veya

b)Karşınızda duran kızı kesinlikle şuracıkta öldürürdünüz

Ama ben sakin kalmayı seçerek kabinde askıda duran son elbiseye göz attım. Siyah kalın askılı, fazla dar olmayan bir elbiseydi. Elbisenin bitiminde ki iki şerit küçük taşlarla kaplıydı ve elbiseyi farklı yapan en belirgin özellikti. 

Fermuarı ile büyük bir savaş içine girsem de en sonunda çekmeyi başarıp, nefes almamı engelleyen kabinden çıktım."Melek gibi olmuşsun şeker! Aynı annen gibi güzelsin. Onun gibi zarif ve güzel." Asya'nın gözlerindeki ışıltıyı görmüştüm. Birlikteyken bu ifadesi yüzünde idi hep. Bende onun yanındayken kendimi iyi hissediyordum. Dostumdu o benim. Tek sırdaşım, arkadaşım...

Boy aynasında görüntüme dikkat kesilip baştan aşağı kendimi süzdüm. Gerçekten de anneme benzemiştim. Sadece fotoğraflardan tanıdığım anneme. Hayata 1-0 geride başlamıştım ben. Annesiz başlamıştım. Her şeyim olmalıydı o benim. Annem, arkadaşım, sırdaşım. Okulun ilk günü saçımı örmeliydi, hoşlandığım çocuğu anlatmalıydım ona. Hep yanımda olmalıydı.Ama ben doğarken elimden almıştı hayat onu.O zamandan başlamıştım kaybetmeye...Sonra babam terk etti beni,var olan babam.Kendimi bildim bileli hiç yanımda olmadı.Başkaları büyüttü beni.Zenginliği ile mutlu olacağımı,paranın bana her şeyi unutturacağını sandı.

Hani hep mutlu olduğunuzda bile bir eksik hissedersiniz sol yanınızda. Dalıp gidersiniz boş duvarlara. Hiç unutamadım annemin yokluğunu ama, ne zaman birazcık mutlu olmak istesem, mutluluk bana harammış gibi dolar aklıma düşünceler. 

Yanağımın ıslandığını hissettiğimde, gözyaşlarımı yeni fark etmiştim. Asya gelip bana sarıldığında kendimi daha fazla tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Şuan bize bakan insanlar umurumda değildi. Sadece bu acı dolu andan bir an önce çıkmak istiyordum...

Elbisenin parasını ödedikten sonra hızlıca mağazadan çıktık. Arabayı park edecek yeri mağazanın yakınında değilde, 3-4 sokak önceye parketmiştim. Cumartesi günü buralar oldukça kalaba oluyordu sanırım.  O anda birinin çantamı kolumdan çektiğine hissettiğimde, önce olayın şaşkınlığı ile bir süre Asya'ya baktım daha sonra ise motosiklet ile gözden kaybolan hırsızın plakasını almaya çalıştım.

34 E1791

Yanlış kişinin çantasını çaldın hırsız! İşte şimdi bittin sen!

... ...

Asya ile eve geldiğimizde saat 6'yı geçiyordu.Hazırlanmak için çok vaktim yoktu.Maskeli hırsız,içinde araba anahtarı, cüzdan ve paraların olduğu çantayı çaldığı için taksi ile eve dönmüştük.Kapıdan girer girmez hemen babamı aradım.

"Baba, konuş-"

"Kemal bey şuan toplantıda ve rahatsız edilmek istemiyor. Kim aramıştı?"

"Kızıy- Her neyse önemli değil.İyi günler"

'Telefonun başında çaresiz bekliyorsun, bekliyorsun ama çalmayacak biliyorsun'

Sen sus iç ses! Gerçekten yine yanlış zamanlama...

... ...

Kumandayı alarak Asya ile izlediğimiz filmi durdurdum.

Babam arıyordu! Gerçekten mi? Demek sonunda aklına gelebildim baba!

"Efendim Melin, toplantıda olacağımı söylediğimi sanıyordum." Göz devirip koltukta geriye yaslandım. "Seninle konuşmak için Sevgili sekreterinden randevu alacağımı bilmiyordum baba! Hangi kız babası ile randevuyla konuşur ki? Ama merak etme bir daha kine iki kere düşünürüm seni aramadan önce"

"Saçmalama Melin.Benimle ne konuşacaktın?" 

"Biz bugün Asya ile alışverişte iken, çantamı çaldırdım" Sesim bir anda değişmiş, endişeli bir tona bürünmüştü. Telefonun ucundan başka bir zil sesi duyduğumda kendime gelip babamın söyleyeceklerine odaklandım."Melin,Ahmet bey arıyor.Akşamki yemekte konuşsak olur mu?"

"Peki"

Kalp HırsızıWhere stories live. Discover now