3. Bölüm

5.3K 498 1.4K
                                    

Louis arabayı çocuğun söylediği mekanın önüne çektiğinde hayli sabırsızdı. Dudaklarını ısırıyor, habire kolundaki saate bakıyor ve gözlerini kafenin kapısından ayırmıyordu. Anlaştıkları saati dört dakika geçmiş olmalarına rağmen oğlan hâlâ görünürde yoktu.

Sabırsız iki dakikalık daha beklemenin ardından Harry Styles okuldaki aynı grubuyla kafenin kapısının önünde görüldüğünde Louis nefesini tuttuğunu bile hissetmemişti. Kornaya basıp onun dikkatini çekmemek için gerçekten bir savaş verdi, çocuk da arkadaşları konuşurken çevreye bakmaya başlamıştı bile zaten.

Camdan göz göze geldikleri anda Harry gülümsedi, ardından arkadaşlarına dönüp birkaç şey söyledi ve parmağını Louis'nin olduğu tarafı gösterdi. Herkes bir anda kendisine dönünce gülümseyip gülümsememek arasında kalmış Louis tuhaf bir surat ifadesiyle onları izledi.

Olivia'nın bahsettiği Xander Ritz'in kaşlarını çatarak Harry'ye bir şeyler söylediğini fark etti, aynı şekilde Harry de kaşlarını çatarak cevap verdi. Xander ona doğru bir adım attığında, gözlüklü olan George, Xander'in kolunu yakaladı ve birkaç şey daha söyledi.

Louis o anda dudak okumayı bilmediği için kendisine küfretti.

Harry en sonunda gözlerini devirip arabaya doğru yürümeye başladığında, Xander'in hâlâ konuştuğunu görebiliyordu. Harry ise hiç umursamadan ilerledi ve ön koltuğa bindi. Bir daha da hiç Xander'e bakmadı. Arkadaş grubu ilerlemeye başladığında Louis en sonunda arabaya binen gence döndü.

Harry'nin arabaya binmesiyle ferah bir çiçek kokusu arabanın her tarafını sardığında Louis içi içine sığmayacak kadar mükemmel bir heyecan yaşıyordu.

"Merhaba." diye mırıldandı Harry. Sesi biraz kısılmış gibiydi, Louis bunu fark ettiğine inanamayarak kaşlarını çattı.

"Sesin mi kısıldı?"

"Dün havaların ısındığına inanarak kapri giymiştim fakat çabuk etkilenen bünyem bana yeterince ısınmadığını hatırlattı."

Üzerinde yarım kollu, pembenin açık tonlarında bir tişört, altındaysa siyah pantolon vardı.

"Yapmak zorunda değiliz." dedi Louis. Yanındaki genç yapmak zorunda değildi ama kendisinin bir şekilde yapmak zorunda olduğunun bilincindeydi.

Harry gözlerini devirerek cevap verdi. "Lütfen duyar kasmaya çalışma da sür şu arabayı hadi."

Louis, onun sitemkâr sesine karşılık güldü ve ardından beklemeden arabayı harekete geçirdi. Sessiz ve kısa bir yolculuğun ardından küçük bir apartmanın önünde durdular.

"Beni şaşırtıyorsun." dedi Harry emniyet kemerini çözüp arabadan inerken.

Louis de hemen peşinden indi, "Niye?" dedi arabanın kapılarını kilitleyip.

"Şatoda falan yaşadığını düşünüyordum da ondan."

Louis bu sefer kahkaha attı, "O zaman evin içini gördüğünde biraz daha hayal kırıklığına uğrayacaksın."

"Oturabileceğimiz bir kanepe var değil mi?" dedi Harry kaşlarını şüpheyle kaldırarak. Aynı zamanda dış kapıya doğru yürüyordu. Louis gülerek onu izledi, anahtarla dış kapıyı açtıktan sonra Harry'nin geçmesi için yol verdi.

"Yol verme de yürü işte önden, evini bilmiyorum değil mi? Centilmenliğin sırası değil."

Louis tekrar güldü, kafasını iki yana sallayıp inanamadığını belirtircesine oğlanın önüne geçti ve yukarıya çıkmaya başladı. Üç kartlı apartmanın ikinci katında, soldaki dairenin kapısını açtıktan sonra, "Bu sefer yol verebilirim herhalde?" diye mırıldandı.

The Project | Larry StylinsonWhere stories live. Discover now