4. Bölüm

5.2K 545 1.9K
                                    

Diğer gün Louis, Harry'i bu kadar çabuk göreceğini düşünmemişti. Genç çocuk mayısın sıcak havasına rağmen üstüne kalın bir hırka giymişti. Gözlerinin altı da gayet şiş görünüyordu ve kafasını yanındaki arkadaşı George'un omzuna yaslamadan çok da ayakta duruyor gibi görünmüyordu.

Louis yanına gidip gitmemek arasında büyük bir ikilemde kalmış, en sonunda vazgeçerek kendisini görmediklerini düşündüğü bir yerden grubu izliyordu. Burada okumuyor olmasına rağmen gözlüklü çocuk ve Xander Ritz her an bu okuldalardı. Üstelik, Olivia dün söylediklerinden sonra Harry'nin neden hala o çocukla görüştüğüne de anlam yükleyemiyordu.

Çocuk kafasını kaldırdı, önündeki içecekten bir yudum daha alıp elindeki peçeteye burnunu sildi. Birkaç saniye sonra kalkıp yukarıya çıkmaya başladığında Xander ve gözlüklü masada kalmışlardı.

Louis, Harry'nin peşinden hızla ayaklandı. Sağlam bir özür dilemesi gerektiğinin farkındaydı. Hem ödev için, hem de... dünkü karşılaşma gerçekten şık olmamıştı.

"Harry!" diye seslendi onu görünce. Harry yavaşladı, ardından durdu. Gözlerini kırpıştırıp kendisine yetişen Louis'yi izledi.

Louis, onun yanına durduktan sonra oğlanı daha yakından görmesiyle içi burkuldu. Burnu kızarmıştı, gözleri sulanmış, altları da kırmızı ve mor arasında bir yerde gibi görünüyordu. Dudağı çatlamıştı ve üstündeki hırkaya rağmen de üşüyormuş gibi görünüyordu.

"İyi misin?"

Harry kendisine dik dik bakmaya devam etti, ardından bir şey demeden arkasını dönüp ilerlemeye başladığında Louis sorduğu sorunun gereksizliğiyle yavaşça alnına vurup hızlı adımlarla onun önüne geçip durmasını sağladı.

"Özür dilerim." dedi.

"Ne için?" Harry'nin sesi boğuktu, çatallıydı ve boğazının da şişmiş olduğu her şekilde belliydi.

"Her şey için." dedi Louis de beklemeden.

Harry kaşlarını kaldırdı, ardından burnunu çekti. "Ödevi tamamlayacağım, Tomlinson. Özre gerek yok. Bugün yine sana gelirim, büyük bir kısmını bitirmek için de elimden geleni yaparım."

"Hastalıktan ölüyorsun!"

"Farkında olmadığım şeyler söyler misin?"

"Özrü ödeve devam etmen için etmedim."

"İşte gerçekten bunun farkında değildim." diye mırıldandı. Ardından gözleri saate takıldı, "Bu mükemmel konuşmayı burada böldüğüm için üzgünüm fakat gerçekten girmem gereken bir ders var."

"Seni eve bırakmamı istemediğine emin misin?"

"Hiç olmadığım kadar."

"Bu gün ödeve devam etmek zorunda değiliz. Eve gidip dinlen."

"Senden de ödevinden de ne kadar çabuk kurtulursam iyi."

"Benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum." Umursamaması, içine dokunmaması gerektiğini biliyordu fakat onun bu kadar dürüst bir şekilde ondan kurtulmak istediğini belirtmesi de iyi hissetmiyordu.

"Senden değil aslında," dedi Harry, Louis'yi geçip tekrar yürümeye başlayarak. Louis de yanında yürümeye başlamıştı. "Çevrenden pek haz ettiğim söylenemez."

"Ben Olivia için de öz-"

"Onun için işte, gerçekten dilenecek bir özür yok. Senin onunla arkadaş olduğunu biliyordum ama ben evindeyken de gelmemelerini söyleyecek kadar akıllı olacağını düşünmüştüm." dedi bir çırpıda. Konuşmak onu yormuş gibi derin bir nefes aldı, yavaş yavaş yürümeye devam etti. Merdivenlerden çıkmaya başladığında Louis tekrar kendisine küfretti. Gerçekten arkadaşlarını arayıp bilgilendirmek bu kadar zor olmasa gerekti.

The Project | Larry StylinsonWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu