4.BÖLÜM "PEMBE RENKLE BARIŞIK KIZ COOLLUĞUNA İNANIR MISIN?"

497 29 10
                                    

Multimedia: Cesur & Sahra

L7 – Shitlist

Telefonumun alarmı çaldığında inanamadım, daha yeni uyumuştum!

Alarmı kapatmak için gözlerimi açmadan oflanarak elimi komodine uzatıp telefonumu aldım ve kendime çektim, hemen ardından şarj başlığı prizden çıktığı için komodine çarpıp korkunç bir ses çıkardı.

"Eyvah!" deyip gözlerimi açtım ama neyse ki Ayla da geç yattığı için çıkan sesi duymamıştı bile.

Alarmı kapatıp şarj aletini çıkardım ve saate baktım. 06.45, toplam iki saat uyumuştum yani. Cemre sağ olsun sabaha kadar uyumadığı için beni de uyutmamıştı.

Kankan uyuyamamışsa sen de uyuyamazdın, arkadaşlık dediğimiz şey tam da bu noktada devreye giriyordu işte.

Üstelik o da geçen yıl boyunca ailevi sorunlarımı sabahlara kadar dinlemiş ve bir kez olsun şikayet etmemişti.

Yataktan çıkıp ilk iş formamı giydim, sonra ayaklarımı sürüyerek odadan çıktım, lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa indim

Dolabın kapağını açıp içindekilere bakarken ağzımı kapatmadan esnedim. Kaşar peyniri ve margarini aldıktan sonra hızlı bir şekilde kendime bol kaşarlı tost yaptım. Diş fırçalama işlemini de bitirdikten sonra çantamı alıp evden çıktım.

Yolda yarı açık gözlerle ilerlerken yine ağzımı kapatmadan bu sefer bir ayı gibi esnedim.

"Hay maşallah tosunuma benim."

Duyduğum erkek sesiyle birlikte hışımla başımı arkama çevirdim. Uzun boylu ve zayıf bir erkek, yüzünde tembel bir gülümsemeyle birkaç adımda bana yetişti. Çocuk yanımda durunca boyunun bir doksan olduğundan emin oldum.

Ona dik dik bakıp tek kaşımı kaldırarak "Tanışıyor muyuz?" dedim düz bir sesle.

"Hayır ama tanışabiliriz," diyerek elini uzattı. "Ben Cesur."

Önce uzattığı uzun eline sonra yüzüne baktım ve tıslar gibi güldükten sonra yürümeye devam ettim.

"Sanırım iyi bir giriş olmadı," dedi arkamdan.

Koşma sesini duyduğumda gözlerimi devirdim, kısa sürede yeniden yanımda bitmişti.

"Eee, senin adın ne?" diye sordu.

"Öfkeli Tosuncuk," dedim.

"Ya da Huysuz Tosuncuk," diyerek güldüğünde olduğum yerde durup dik dik yüzüne baktım. "Hayır hayır, Dansçı Tosuncuk."

"Dansçı Tosuncuk ağzına sıçmadan önce siktir olup gitmeye ne dersin? Bekle, az önce ne dedin? Dansçı mı?"

Cesur gözlerini kısarken yüzünde hala belli belirsiz bir gülümseme vardı. "Beni gerçekten hatırlamadın mı?"

Kaşlarımı çatıp onu baştan aşağı süzdüm. Beyaz ten, kahve rengi saçlar, kahve rengi gözler, tüysüz bebek surat, uzun boy...

"Hayır," dedim sıkıntılı bir sesle.

"Belki bunu hatırlarsın," dedi ve kolunu öne uzatıp kalçasını sallarken el bileğini de havada dairesel bir şekilde çevirerek, "Baby I'm just gonna shake shake shake, shake it out, shake it out, u-uh uh uh uh!"

Kaşlarım daha da çatılırken ağzımı şaşkınlıkla açtım. "Sen!"

Dün kardeşimi güldürmek için dans ederken beni dikizleyen itti bu!

Cesur havadaki kolunu indirip, "E çok şükür be kızım," dedi. "Valla akşama kadar süründüreceksin sandım, hayır devam ederim sorun değil de biraz daha akıllara zarar dansını taklit edersem etraftakiler beni beyaz tulumlara sarıp akıl hastanesine gönderecek diye korkuyorum."

AYPERİ OROSPUSUWhere stories live. Discover now