18.BÖLÜM "İNTİKAM"

288 19 24
                                    

Multimedia: Billie Eilish – you should see me in a crown

"Ayperi?"

Annemin sesiyle elim kapının kolunda kaldı, başımı ona çevirdim. "Bir şey mi oldu?"

"Bugün şirketten biri arabayı bakıma götürecek, geldikleri zaman anahtarı verirsin tamam mı? Mutfakta, masanın üzerine bırakıyorum."

"Tamam."

Annem gülümsedi. "İyi dersler."

"İyi çalışmalar."

Evden çıktığımda hava buz gibiydi. Ekim ayını ortalamıştık ve anlaşılan artık kot ceketleri de tişörtler gibi rafa kaldırma vakti gelmişti.

Biraz daha ilerledikten sonra Cesur'un evinin kapısının açıldığını gördüm, evden çıktığında göz göze geldik. Dün akşam beni yemek yaptırmak için kullanmış, üzerine sevgilisinden orada olduğumu gizlemişti. Sanki oraya zorla gitmişim de Cesur'u yoldan çıkarmaya çalışmışım gibi.

Aptal.

Omuzlarımı geriye esnetip sırtımı dikleştirdim, başımı kaldırıp yolda ilerlerken yanından geçip gittim.

Bundan sonra onunla işim bile olmazdı ama elimde değildi, bir türlü aklımdan çıkmıyordu pis sırık! Tamam, toparla kendini Ayperi, yapman gereken başka işler var.

Sonunda okula vardığımda, bahçede Çınar ve tayfasının sahiplendiği yere doğru ilerledim. Yanlarına vardığımda yüzümde kocaman bir gülümseme vardı, Sahra'nın başını ve sırtını Çınar'ın göğsüne yasladığını görmeme rağmen hem de.

Çınar'la göz göze gelince gülümsememi bozmadan," Günaydın," dedim.

Çınar, ben gelmeden önce de Sahra'nın ona sırnaşmasından rahatsız gibi duruyordu ama beni görünce daha da gerildi ve olduğu yerde kıpırdandı.

"Günaydın," dedi bakışlarını kaçırarak.

"Ayperi..." dedi Sahra da şarkı söyler gibi bir sesle.

"Ayakta kalma civciv, gel," diyerek elimden tutan Bulut beni yanına oturttuğunda içimden derin bir iç çektim. Bu çocuk resmen bir sülüktü ama maalesef ona ihtiyacım vardı.

"Eee, nasılsın bakalım?" diyerek bu sefer de kolunu omzuma atıp beni kendine çektiğinde elim, kolunu uzaklaştırmak için onun eline uzandı ama Çınar'la göz göze gelince vazgeçip elimi, Bulut'un elinin üzerine yerleştirdim.

Gülümseyerek başımı Bulut'a çevirdim. "Çok mutluyum çünkü sen ve ben... Bu gece son tünel partisini veriyoruz."

Bulut heyecanlı bir gülümsemeyle kaşlarını yukarı kaldırdı. "Vay vay vay... Sonunda sen ve ben'i aynı cümle içinde kullandın, bu iyi yönde bir gelişme Civciv."

Ona göz kırptım ve başımı bu sefer diğerlerine çevirdim.

"Saat sekizde herkesi son kez tünelde bekliyoruz o zaman."

"Hayır, beklemiyorsunuz," dedi Sahra gülümseyerek. "Şimdiye kadar hep davet edilen konumunda olduğun için bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyorsun ama burada kimse kafasına estiği gibi parti veremez. Her türlü etkinlik önce bize sorulur, biz onaylarsak kabul edilip uygulanır."

"Sen onaylarsan demek istedin sanırım," diye araya girdi Sahra'nın yanında gülen Kadir.

Sahra başını ona çevirip kötü kötü gülümsedikten sonra bana döndü ve gülümsemesini bozmadan tek kaşını yavaşça kaldırdı.

"Cevabını aldın," dedi Sahra. "Benden onay almadan parti falan veremezsin."

Ben de yavaşça güldüm. "Aslında verebilirim."

AYPERİ OROSPUSUWhere stories live. Discover now