ışıklar açıktı apartmanın üçüncü katında'

173 32 44
                                    

...

Gecenin zifiri karanlığında, uyuyan şehrin bir köşesinde, beş katlı apartmanın üçüncü katında, merdivenlerden çıkarken sağ tarafta kalan küçük dairede, ışıklar açıktı.

Seokjin, tüm enerjisinin çocuk tarafından emildiğini hissediyordu -bu kadar yorulması normal değildi- adını dahi bilmediği bir çocukla banyonun zemininde sarmaş dolaş oturuyor olmaları -çok, çok fazla- garipti.

O hisle kollarını sardığı bedenden ayırdı ve göz kontağı kurmaktan kaçınarak -gerçekten garipti- uzaklaştı. Çocuğu sırtından tutarak kendine çevirdi ve göğsüne yaslanmasını sağladı -çok zor olmamıştı, yönlendirmesine gerek kalmadan devrilmişti- diğer kolunu bacaklarının altından geçirdi, doğruldu ve yavaşça -nefesini tutarak- ayağa kalktı. Çocuğun sıcak soluğu çıplak göğsüne çarpıyorken tek isteği bir an önce odaya varmaktı, zaten taşıması da kolay değildi.

Dört adımda yatak odasına ulaştığında mavi başlı ejderhayı -hala sıcaktı- yatağa bıraktı, üzerindeki havlunun omuzlarında durmaya devam edebilmesi adına, düzeltti. Dolaba dönerek büyük beden ince bir tshirt çıkarttı -kolayca bulması bir mucize olmalıydı- henüz kullanmadığı bir iç çamaşırı -genel olarak umursamaz olması pis bir insan olduğu anlamına gelmezdi- ve küçük bir havlu buldu, ki, ıslak saçlarla kaldığı takdirde başına daha fazla bela çıkarırdı -fazlasıyla uğraşamazdı- iç çamaşırını bir kenara atarken eline aldığı havluyla başında dikildi ve saçlarını kurulamaya başladı, kendince nazik olmaya çalışsa da biraz baştan savmaydı.

"üstünü kendin giyebilirsin değil mi?"
Saçlarını kurulamaya devam ederken önündeki gençten yaşadığına dair herhangi bir belirti gelmedi, boşverdi, zaten bu bir soru değildi.

Saçının ıslaklığını biraz olsun aldığında havluyu çekti ve açığa çıkan yüzüne baktı, yanakları kızarmış dudakları kurumuş baygın bakışları üzerindeydi, uzun parmaklarını kızarmış yüzüne yaklaştırdı ve mavi nemli saç tutamlarının altından alnına dokundurdu. Dudaklarını birbirine bastırırken bakışlarına karşılık verdi
"en azından ıslak boxerını çıkar da şunu giy, geliyorum ben şimdi"
dedi ve cevap beklemeden çıktı odadan

Taehyung gözlerini birkaç kez kırpıştırıp kendine gelmeyi denedi, başı dönüyordu, her bir hücresi sızlıyordu ve hala üşüyordu -tek bildiği bunlardı, gerisi bulanık- Dediklerini algılayabildiğinde bakışları aşağıya kaydı ve evet sırılsıklamdı, ayağa kalkarak üzerine yapışmış olan boxerını çıkarmaya çalıştı -bayağı bir uğraşmak zorunda kalmıştı- Düşmeden çıkarabildiğinde, çıplak bedenini okşayan hava titremesine sebep olmuştu, zorlukla, paketinden çıkarılmamış olan iç çamaşırını aldı ve çıkarttı, yine büyük bir başarı gösterip giydiğinde oyalanmadan kendini yatağa bıraktı ve yorgana sarıldı sıkıca.

Seokjin, odaya girdiğinde elinde su dolu genişçe bir kase ve içinde bezler vardı -aslında tshirtünü feda etmek zorunda kalmıştı- Onca uğraşına rağmen varlığını büyük bir dirençle sürdüren bu saçma olayla savaşabilmek adına, eski usül yöntemlere başvurmuştu, zaten elinden başka bir şey gelmiyordu -tshirtünü bile feda etmişti daha n'apsaydı-

Yokluğunu fırsat bilerek yorgana sıkıca sarılmış gence baktı, gerçekten bu çocuk akıllanmıyordu. Sesli bir nefes verirken küçük odaya, yaklaştı mavi saçlıya. Kaseyi bir kenara bırakıp üzerine eğildi ve kollarını çözerken ona fırsat vermeden yorganı alıp dolabın içine tıkıştırdı -o an için, en mantıklısıydı-

Yorgandan ayrılmasıyla sızlanmaya başlayan mavi saçlıyı omuzlarından tutup kaldırdı -hayret, zorluk çıkarmamıştı- uzanıp yatağın kenarına attığı tshirtü eline aldı, başından geçirdi önce, her daim dikkatleri üzerine toplayan mavi saçlarına uzandı eli, dokundu ve kontrol etti. İkna olduğunda elini çekti, ve tshirtün kollarını da geçirerek devrilmek için boşluk arayan genci rahat bıraktı.

strayed	;;taejin Where stories live. Discover now