10. Geçmişten Kaçan Adam

23 4 0
                                    

Medyadaki müziği dinlemeyi unutmayınız(Bera ve Tuna'nın çaldığı parça.)

Kırıklarımdı tek sorun,
Kırıklarımda yaşamak.
Yaşamak bir sorunsa,
Kaderimle kırılmak.

______________________________

Düşüncelerimiz günler geçtikçe şekillenirken yaşamımızdaki her ayrıntıdan sorumlu tutulmaya başlanırız. Yürürken ezdiğimiz karıncanın, konuşurken kırdığımız canların, nefes alırken hayatını mahvettiğimiz herkesten sorumlu tutulmaya başlanırız. Evet, birileri nefes alırken bir insanın hayatını mahvedebilirdi ama ölmesi, ölmesi onlarca kişinin hayatını mahvedecekti. Ölüm, insanların günahlarının bedeliydi. Bedeli, günahı olmayan ödedi.

Nefes, nefes nasıl bir şeydi? Küçük, titrek bir kalp atışı hayatı değiştiriyordu. Mucizenin sırrı zannediliyordu. Öyle söyleniyordu. Bedenler mucizelere sığınıyordu. Mucizelerde yaşıyordu.

Yaşlı, yeşil buğulu gözler. Yorgunluğun kendisindeki etkisinin henüz farkında olmadan, dalgınca camekanın diğer tarafında yatan ablasına bakmaktaydı. Titreyen çenesini es geçip başını cama dayadı. Yanağından tek bir damla yaşın süzülmesine izin verseydi, ölecekti. Kalbi, onu görmenin hüznüyle burkuldu. Kalbi, bütün mazinin yükünü geri aldı. Buğulu yeşil gözler, nefesini gördüğü kadına dayadı.

Anıl Bera Marmara.

Yeşil, buğulu gözlerini kapadığında hissizliğinin ev sahipliği yaptığı bedenini tüm duygular kontrol altına aldı. Geçmiş önüne yelpaze şeklinde seriliydi. Kendine en yakın olanı seçti Bera. Bedenini alıp caddeye koydu. Yürümeye başladı. Etrafındaki kimseye bakmadan yürürken aklı, bir çöl gibi bomboştu. Yaya geçidinin önünde durup kafasını kaldırdı. Öylece bakarken kulakları iki yıldır kimseden duymadığı, söylenişini unuttuğu ismi duydu.

"Aksu!"

Bera yanlış duyduğunu zannederek bedenindeki tarifsiz hisse engel olurken önce irisleri yolun karşısında rüzgarda uçuşan kumral saçlara çarptı, sonra çocukluk aşkına. Gözleri, nerede görse tanıyacağı bal rengi gözleri gördü. Bacaklarının titremesine engel olamadan, tekrar duydu. Sanki biri emin olmasını ister gibi, tekrar söyledi onun ismini.

"Aksu!"

Genç adam kaldırımda çakılı kalırken, güneş tersine döndü. Kanı, ters yöne akmaya başladı. Zaman kavramını elinde un ufak edip, karşı yolda koşan bedene takıldı. Kalbinin atmadığını hissetti genç adam. Kalbinin yok olduğunu hissetti. Bir an olsun kendinden geçerken ağzından fısıltı şeklinde bir ses çıktı.

"Abla."

Yeşil gözleri onu takip etmeye devam ederken tüm kırıkları yeniden paramparça oldu ama bu sefer, toplamaya eğilemedi. Anıl Bera, ağır çekimle izlediği görüntünün hayal olduğunu zannetti. İki yıl önce gördüğü halüsinasyonlardan biri olmasını diledi. Tek nefes, kalabalığın arasında caddede, lastiklerin acı sesinde küçücük o nefesi, sadece o duydu. Her şey harelerinde paramparça olurken Aksu Ela Marmara'nın elindeki iki valiz de önüne savruldu. Biri ayak ucunda açıldığında, Bera artık ölmek üzereydi. Çerçevesi yerinden çıkmış fotoğrafta, yansımasını gördü. Geçmişteki yansıması, acı çığlığıyla ona bağırdı.

"Abla!"

Zamanın yok sayıldığı yerde, insanlar bir kadının önüne toplandı. Küçük çocuk elinde taşıdığı keman çantasını yola fırlattığı gibi insanların aralarından geçip o kadına ulaşmaya çalıştıkça aralarındaki mesafe büyüyordu. Çocuk, hıçkırarak ağladı. İçindeki tüm yükü asfalta dağıldı. Kırıkları, toz toprağı insanların ayaklarına bulaştı. Küçük çocuk yerdeki bedenin yanına vardığında, yaşamadığını düşündü. Eğer yaşasaydı acısını hissederdi çünkü. Küçük çocuk yerde yatan bedenin ince parmaklarını tutmaya çalıştı ama hayır, tutamıyordu. Nefesi tıkandı, nefesi öldü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Meyus | AlelekserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin