0.3

6 1 0
                                    

Loote - tomorrow tonight

-------

"Ortak dersleriniz neredeyse hiç yok ve Gastronomi bölüm hocası Mustafa bey de biraz tereddütlü bu konuda. Biliyorsun tek kontenjan isteyen öğrenci sensin dolayısıyla evrak işleri kesinleşmeden önce emin olman gerekiyor. Yalan söylemeyeceğim; Eczacılık ve Gastronomi aynı anda seni biraz zorlayabilir. Kendi bölümünde stajların da olacak yani derslere yetişip yetişmemenin yanı sıra ortalamanı da düşürebilirsin, ki şuan ortalaman oldukça iyi." Anlamam için birkaç saniye bekledi. "Ekle-sil haftasına kadar zamanın var daha sonra yine ofisime gel konuşalım."

Hızla başımı salladım. Normalde Eczacılık ve Gastronomi arasında Çift Anadal programına yoğun istek olmadığı için kontenjan yoktu lakin danışman hocam olan Melda hoca benim için çok uğraşmıştı. Gastronomi bölüm hocasının bundan memnun olmadığını biliyordum. Belki de benim vazgeçmemi bekliyorlardı. Her türlü olasılığı önceden tarttığım için hayal kırıklığım sadece moralimi bozmuştu. Sanırım bu konuyu oturup düşünmem gerekecekti.

"Anladım hocam, düşüneceğim."

Hangi ara fakülteden çıktığımı, Güney kampüse girdiğimi ve ana bahçeden geçerken Çiğdem'in beni görüp heyecanla yanıma geldiğini bilemiyordum. Şayet o sıra aklımda belirsiz bir sürü soru dönüyordu.

Ders arasında Olcay ile ana bahçedeki küçük alanda yedikleri tostu ballandıra ballandıra anlatırken ona yandan gülümsedim. Kendini fazla mı kaptırıyordu? Sanki onun düşünmesi gereken şeyleri onun yerine ben devralmıştım. Ah, Çiğdem hep böyleydi ya.

"Neden yüzün asık Ponponum?" Lisede bir gün ponponlu toka taktığımdan beri bana arada sırada böyle seslenirdi. Sanırım o günü ikimize de unutturmayacak ve sonsuza kadar yaşatacaktı...

Girdiği kolumu çekiştirip beni yavaşlatınca bunu bekliyormuş gibi durdum ve ona döndüm. İçimden geçenleri olduğu gibi aktarabildiğim sayılı insanlardan olduğu için minnet duydum.

"Melda hocanın yanından geliyorum ve sanırım Gastronomi ile ÇAP yapamayacağım Çiğdem."

"Ne? Niye ki? Olacak gibiydi, ders bile seçecektin!" Kolundan çekip onu yürütmeye başladım. Kampüs çıkışına doğru adımlarken derin bir nefes alarak düşüncelerimi aktardım ona.

"Sanırım biraz düşünmem gerek. Biliyorsun benim için hayati bir önemi yok ve eğer olursa beni ve ortalamamı nasıl etkileyeceğini bilmiyorum. Gerçekten istiyor muyum, zaman ayırabilir miyim yoksa hobi olarak mı devam etmeliyim onu da bilmiyorum. Kendim için iyi bir şey yapmak istemiştim; Melda hoca da istekliydi ama sanırım Gastronomi bölümü hocası biraz ters yapıyor. Bunlarla uğraşmalı mıyım yoksa bölümüme mi odaklanmalıyım emin olamıyorum şuan."

Beni sakince dinlemiş ve ben onu birbirine giren kollarımız aracılığıyla yönlendirirken durgunca düşünüyordu. Kısılan elalarından ve çatılan kaşlarından neler düşündüğünü anlayamazken benim için seçenekleri tarttığını biliyordum.

Birkaç saniyelik düşünme işini ona devredip derin bir nefes aldım ve çevredeki öğrencilere odaklandım. Kimileri kitaplarını almış derslere koşuşturuyor, kimileri arkadaşlarıyla şakalaşıp gülüyor, kimileriyse ortak alanda sigaralarını içiyordu. Herkesin devam ettirmesi gereken kendi hayatları vardı. Böyle düşününce yaptıklarımız o kadar da zor gelmiyordu.

"Olcay ile yarım saate sözleştik. İstersen bizimle gel, tatlı yemeye gideceğiz. Hem kafan da dağılır biraz." Aklımın karışık olduğunu ve biraz rahatlamam gerektiğini bildiği için onu içimde tekrar sevdim.

Beni Tanımakحيث تعيش القصص. اكتشف الآن