3; Potions and Emotions

4.4K 362 230
                                    

"...iksirinizden koyu yeşil bir buhar yükseliyorsa, işi kapmışsınız demektir!"

Profesör Slughorn adeta gülümseyerek kendi kazanını işaret ederken, zil öğrencilere özgürlüklerini ilan etti ve herkes sınıf kapısına yığıldı, cuma gününün İksir dersi sona ermişti.

Remus ise James, Peter ve Sirius ile sınıftan çıkmak için kalabalıkla mücadele ediyordu. Slytherin'li bir çocuğun asası yanlışlıkla Peter'ın poposuna değip kırmızı kıvılcımlar çıkartınca, Peter'ın attığı çığlıklar üzerine kıkırdadı.

"Bay Lupin!"

Remus profesörün tiz sesini duyunca anında ciddileşti, kalabalığı yarmaya çalışarak profesöre doğru ilerledi. Bu sırada arkasında gri bakışlar hissettiğine emindi.

"Beni mi çağırmıştınız profesör?"

"Evet evet, Bay Lupin ve şey- BAYAN EVANS?"

Lily Evans, sınıf kapısının önünde bir erkek arkadaşıyla hararetle sohbet ediyordu, profesörün sesini duyunca ok gibi yanlarına fırladı.

"Evet profesör?" dedi Lily etrafında uçuşan kızıl saçlarıyla. Ufak koşusundan dolayı yanakları pembeleşmişti.

"Elimdeki parşömene bakılırsa ikinizde dönem ödevinizi benim dersimden almışsınız gibi görünüyor, eh, bu da demek oluyor ki ödevinizi beraber yapacaksınız-" Lily bu kısımda Remus'a gülümsedi, Remus'da ona, "-sizden Sıradan Büyücülük Düzeyinde'de karşınıza çıkacak olan Huzur Sıvısı'nı hazırlamanızı istiyorum, çok dikkat gerektiren bir iksirdir- ehem ihtiyacınız olan her şeyi-" asasını salladı, "-malzeme dolabından alabilirsiniz" dolabın kapısı pat diye açıldı, "-ee, atladığım bir şey var mı?"

Soruyu daha çok kendine sorar gibiydi, kaşlarını çatarak başını kaşıdı.

Lily haysiyetle sordu, "İksir ne zamana kadar hazır olsun demiştiniz, profesör?"

"Uhm, ben aslında bunu söylememiştim... Ehem, bir ay yeterli bir süre sanıyorum, uygun mudur?"

Remus ve Lily başlarını aşağı yukarı salladılar ve profesörden izin isteyip şimdi bomboş olan koridora çıktılar.

Bir süre ödev hakkında konuştular, daha sonraysa Lily Remus'a ne kadar solgun göründüğünü söyleyip durdu.

Remus cadı heykelinin yanından sola dönünce Lily kaşlarını çattı, "Yemeğe inmiyor musun?"

"Aç değilim, kütüphanede olacağım." dedi Remus zayıfça gülümserken.

"Bir şeyler yemelisin."

"Hayır, sağol Lily."

"Ah, pekala, o zaman sonra görüşürüz."

Remus Lily'e veda ettikten sonra uzun esnemeler eşliğinde kütüphaneye ilerledi, dolunay öncesinde yalnız kalmak en iyisiydi.

***

Huzur Sıvısı, kuruntuyu yatıştıracak, kaygıyı yumuşatacak bir iksirdir.

Remus tiktaklayan duvar saatine baktı. Antika saat beş buçuğu gösteriyordu.

Önemli Not: Eğer karışımın maddelerini katarken yanlışlık yaparsanız, içen kişi derin ve belki asla uyanamayacağı bir uykuya dalabilir.

Karışımın içindeki maddeler ve yöntem aşağıda verilmiştir-

Ne diye bunları okuyordu ki? Bir şey anlamıyordu zaten, zihni karmakarışıktı, kendini veremiyordu, ertesi akşam bir kurtadama dönüşecekti Merlin aşkına, herhangi bir şey üzerinde dikkatini toplayabilmesi çok zordu.

Koca kütüphanede Madam Pince dışında yalnız sayılırdı, herkes yüzünü pek göstermeyen güneşin tadını çıkarmak için bahçedeydi. Pencereden Quidditch sahasında antrenman yapan Hufflepuff takımını görebiliyordu.

Ve o, burada oturmuş, içler acısı bir halde ders kitabını karıştırıyordu.

Pencerenin kenarındaki iki yeşil böceği izlerken -onlara isim bile vermişti- kütüphanenin büyük siyah kapısı gıcırdayarak açıldı, ve Sirius Black zarif bir şekilde içeri girdi.

Harika, şimdi buraya gelecek ve kelimenin tam anlamıyla bir zavallı olduğumu görecek, harika. Böcek Evlendirme Kurumu Başkanı, mösyö Aylak. Of.

"Burada ne yapıyorsun?" dedi Sirius, yürürken harika bir şekilde omzuna dökülen saçlarından haberi yokmuşçasına. İki adım daha attı ve Remus'un karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Sanırım bu soruyu ben sormalıydım," dedi Remus, sandalyesinin ucuna kadar gelirken.

Sirius omuz silkti, "Evans bana burada olduğunu söyledi."

"Vay canına, kütüphanenin yolunu bildiğini bilmiyordum... Aslında buraya en son geldiğinde-"
Remus Sirius buraya en son geldiğinde ne olduğunu hatırlayınca sustu.

Bakışlarını tekrar böceklere çevirdi. Ortamdaki gerginlik elle tutulacak cinstendi.

"Buraya en son geldiğimde, aptallık etmiştim."

Remus sesin sahibine baktı, Sirius'un güzel ama bir o kadar da ifadesiz suratına. Kollarını kavuşturmuş, masaya eğilmişti.

Demek Remus'u öptüğü için aptallık ettiğini düşünüyordu. Bu konuda çok da haksız sayılmaz, değil mi? dedi iç sesi. Remus, kalbinin ikiye ayrıldığını hissetti.

"Seni öptükten sonra arkadaş olduğumuzu söyleyip gitmek, büyük aptallıktı." Bu sözlerle Remus'un kırık kalbinin parçaları tekrar birleşti.

Sirius ise gözlerini maun masaya dikmiş, kaşlarını çatmıştı.

"Üzgünüm," diye devam etti Sirius, bakışlarını Remus'a çevirirken.

Sirius Black gerçekten de üzgün görünüyordu.

Remus ise ne diyeceğini bilemez bir halde susuyordu. Bir an sonra kendini "Sorun d-değil." derken buldu.

Sirius hüzünle gülümsedi. "Bana karşı hep çok anlayışlısın."

Remus da gülümsemeye çalıştı. "Evet, bende anlamıyorum."

Sirius uzanıp Remus'un yüzüne düşen bir saç tutamını geriye attı, "İyi misin Rem? Gerçekten solgun gözüküyorsun."

"İyiyim ben."

"Biliyor musun, yarın için çok heyecanlıyım." Sirius tuhaf bir hevesle söylemişti bunu.

"Tüm gece küçük bir kulübede bir kurtadamla tıkılıp kalacağın için mi yani?" dedi Remus gülümseyip gözlerini devirirken.

Sirius bir süre sadece Remus'u izledi. Onda sadece kendisinin görebileceği türden bir güzellik vardı.

Remus kolunu masaya koyup yüzünü eline yasladı, "Yarın Hogsmeade'e gideceğimizi düşünüyorsan yanılıyorsun, Pati. Dumbledore Bağıran Baraka'yı boşuna yaptırmadı, kulübede kalmalıyız, Hogsmeade'de görülebiliriz, hem Dumbledore anneme demiş ki..."

Remus konuşmaya devam ederken Sirius sadece gülümsedi.

Remus'un yumuşak sesi ve arada yüzüne çarpan nefesi harika hissettiriyordu.

moony&padfootHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin