blue side•apple

336 58 22
                                    

"Ne demek bir daha saklambaç oynamayacağız?" Birden ayağa fırlayarak bağırdı ufak Hoseok.

"Okulda dalga geçtiler. Saklambaç çocuk oyunuymuş. 13 yaşında saklambaç mı oynanır dediler."

"Bana ne onların dediklerinden."

"Büyüdük artık Hobi. Çocuk oyunları oynayamayız." Bir yandan konuşup bir yandan da yatağını açtı Yoongi. Bu gece Hoseok Yoongi'nin yanında kalacaktı. Gece yarısı olmak üzereydi.

"Ama saklambaç bizim için çok özel." Hüzünlü hüzünlü konuştu Hoseok.

"Oynamadan da özel kalabilir." Yatağına girmek için terliklerini çıkarttı. Tamamen uyku modundaydı Yoongi ve asla kararının aksini kabul etmiyordu. Hoseok hızlı adımlarla Yoongi'nin yanına gitti. Masumca kaşlarını kaldırarak konuştu.

"En azından son bir kez oynayalım mı?"

"Yarın okul var Hobi. Aç yatağını da uyuyalım."

"Yoongi lütfen. Son kez." Masum bakışlarını arkadaşının gözlerinden hiç ayırmadı. İşe de yaradı. Yoongi son kez oynamayı kabul etti.

"Ebesin!" Gülüşleri arasında bağırarak kaçıştı Hoseok. Yine Yoongi ebeydi.

Yoongi saydı saydı, Hoseok saklandı.

"Saklanmayan ebe!" diye bağırdı sayması bitince Yoongi. Arkasını dönüp açılmış olan kapıya ve odaya bakış attı. Hoseok'u çok iyi tanıyordu. Onu yanıltmak için kapıyı açmış ve odanın içine saklanmıştı Yoongi'ye göre.

Ağır adımlarla odayı dolaştı. Yatağın altına, perdenin arkasına, dolabın arkasına bakındı fakat bulamadı. En sona en klasik yeri bırakmıştı. Kıyafet dolabının içi. Oraya sakladığına adı gibi emindi. Gülerek dolabın kapağını açtı. Kollarını bacaklarını sarmış, ıslak ve hüzünlü gözlerle ona bakan arkadaşını gördü. Böyle bir manzara beklemiyordu. Hemen yere eğilip kollarından tuttu ve kendisine çekti çok sevdiği arkadaşını. Daha önceden de dediğim gibi. Kıyamıyorlardı birbirlerinin değerli gözyaşlarına.

"Neden ağlıyorsun şimdi?"

"Zaman çok hızlı Yoongi. Büyüyoruz ve her şey değişiyor." Gözyaşları arasında konuştu Hoseok. Derin bir nefes aldı Yoongi.

Biraz yatışmasını bekledi hala kolları arasındayken. Titremesinin durduğunu hissedince kolları arasındaki arkadaşının omuzuna minik bir öpücük kondurup onu kendinden ayırdı.

"Bu gece benimle uyumak ister misin?" Tanıştıkları günden itibaren hiç temastan, yakınlıktan çekinmemişlerdi. Beraber uyumayı, dip dibe oturmayı çok severlerdi.

Işıkları kapatıp birlikte yatağa girdiler. Yoongi'nin yanıbaşındaki gece lambası yanıyordu sadece. Hoseok ışığı kapatmak için uzandığında Yoongi onu durdurdu.

"Işığı kapatmadan önce," elini yukarı kaldırıp tavanda oluşan elinin gölgesine baktı. "Gölge oyunu mu oynasak?"

Duyduklarıyla gülümsedi Hoseok. "Küçükken olduğu gibi." diye mırıldandı. Birkaç dakika elleriyle yaptıkları değişik canlandırmalarla oyun oynadılar. Kahkahaları birbirine karıştı. En son her zaman yaptıklarını yaptılar. Biri kuş, biri ağaç olurdu her oyunun sonunda. Kuş ağaca konardı, oyun biterdi. Küçükken buldukları yaralı kuşun en güvenli sığınağının ağaç olduğunu anlatmıştı anneleri. O günden beri de bu kısa ve basit oyunla kendilerince bağlarını güçlendirirlerdi.

"Ben kuşum!" Yoongi daha hızlı davranmıştı. Hiçbir zaman ağaç olmayı sevmeyen Hoseok somurttu.

"Ben de ağacım." diye mırıldandı ağzının içinden.

Hoseok eliyle çirkin bir ağaç yaptı. Sevmiyordu işte. Yoongi de kuş yaptığı elini uçar gibi ordan oraya salladı. Sonra ağacın üstüne gelip durdu ve kanatlarını kapattı. Elini indirmeden Hoseok'a döndü.

"Bu kuş bu ağacı her şeyden çok seviyor." diye fısıldadı.

🤍

blue side ⁷ sopeWhere stories live. Discover now