blue side•hide&seek

529 77 147
                                    

Final bölümü şarkısı: Suga - First Love

Eskiden asosyal bir çocuktum. Kimseyle arkadaş olmak istemeyen, kimseyle bağ kurmayan, tek kişiye bağımlı yaşayan. Tam on beş yaşına girene kadar böyle yaşadım.

Yanlış anlamayın lütfen. Yalnız değildim. O bana asla yalnız olduğumu hissettirmemişti. Onun kendi arkadaşları varken, ben sadece onunla yaşarken bile yalnızlığı hissettirmedi.

Ben yalnız olduğumu sadece o gidince hissettim.

Açıkçası, hala yalnızım.

Çok arkadaşım var. Çevrem fazlasıyla geniş. Okulumda popülerim. Senaryo yazmakla geçiyor ömrüm. Kağıda dökmediğim saniyelerde zihnime kazıyorum tüm kelimeleri. Çoğunlukla arkadaşlarımla beraberim. Onlar aralarında samimiyet kurmuş olabilirlerdi belki ama ben hep onlardan uzaktaydım. 5 yıldır herkesten uzaktaydım. Onunla birlikte olmama engel olan ailemden bile uzaktaydım.

Hiç sevgilim olmadı. Birkaç kızla takılmayı denedim. Tamamen saçmalıktı. Hadi ama! Ben eşcinselim. Ve hala ona aşığım.

Erkeklerle takılmayı denemeyi dahi düşünmedim. Ben gözlerimi açtığımda gördüğüm adamdan başkasını sevmeyi denemedim bile.

Gözlerimi onunla açtım, gönlümü onunla kapadım.

Ah, Min Yoongi! Çocuk yaşta bile, sana beslediğim hislerin her şeyden farklı olduğunu biliyordum.

5 yıldır görüşmediğim hatta yaşayıp yaşamadığını dahi bilmediğim Min Yoongi.

Ben sana tam 15 yıldır aşığım.

Sen yanımda olmasan bile.

"Shot at Hoseok!"

"Shot, shot, shot!"

"Yap şunu."

Bağırışlara kulaklarımı tıkamıştım. Ta ki biri üstüme atlayana kadar.

"Shot yerine benimle yukarı da çıkabilirsin." Elini omuzumda gezdirerek bana sırıtan, kucağıma uygarlık kuran kıza ters ters baktım. Sonra koltuğa ittim. Ne yani oturmasına izin mi verseydim?

"Ben eşcinselim Lee. Öyle olmasam bile shot atmayı tercih ederim." Deyip elimi önümdeki shot bardaklarına uzattım. Cezam gereği dört tane içecektim. Dört?

Dördünü de kafaya dikip ortaya koyulan bira şişesine baktım. Oyundan oyuna atlıyorduk. Eve gitmek istiyorum.

"Ben oynamayacağım Min Jae." Tam ayağa kalkarken beni geriye itip sırtımı koltuğa yapıştırdı.

"Sadece bir kere Hoseok, bir kere şişe sana gelsin. Sonra gidersin söz."

Kabul ettim. Etmese miydim bilmiyorum ama yinede o an içimden bir ses orada kalmamı söyledi.

Defalarca tur döndü, herkes eğlendi. Sonunda şişe bana geldi. Tam da uykuya dalıyordum be!

"Jung Hoseok." Kendi kendine güldü Min Jae. Oyun başlar başlamaz tam karşıma geçmişti. "Doğruluk mu cesaret mi bayım?"

"Cesaret." dedim hiç duraksamadan. Zaten birazdan eve gidecektim ve son kez çılgın bir şeyler yapmak istiyordum. O da cesareti seçeceğimi biliyordu zaten.

Çılgın şeyler.

"Benimle saklambaç oyna."

5 yıldır adını bile bir kez olsun söylemediğim o oyun. Çılgın şeyler dedim. Saklambaç gibi bir şey değil.

blue side ⁷ sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin