Bölüm 2: "Üniversite"

18.8K 1K 201
                                    

                            Kaan Taştan'dan...

Yatağımda öylece uzanmış tavana bakarken şaşkındım. Şaşkındım çünkü senelerdir hayalini kurduğum mesleğe büyük bir adım atmışken, hayalimin diğer kısmı olması gerektiği gibi değildi. Yüsra da olmalıydı, birlikte gerçekleştirmeliydik tüm bunları. Dün gece sonuçları öğrenir öğrenmez evde küçük bir curcuna koparmış, sonrasında soluğu bilgisayarımın başında almıştım. Tüm neşem Yüsra’nın yüzündeki ifadeyi görene kadardı. Onun ifadesiz suratı aklıma geldikçe kafayı yiyecek gibi oluyordum. Benden çok daha fazla çalıştığını, çokça zeki bir kız olduğunu biliyordum. Nasıl kazanamamıştı, aklım almıyordu.

İkinci tercihinin geldiğini söylemişti, Bolu'da kalıyordu. Yine kim bilir kaç seneyi ayrı geçirecektik. Dün uyumadan hemen önce onun için Bolu'ya gitmek istesem de, anında bu düşünceden vazgeçmiştim. Sözüm vardı bir kere.

Telefonumun melodisi düşüncelerimi dağıtarak dikkatimi çekmeyi başardığında doğrularak arayana baktım. Liseden arkadaşım, Buğra'ydı. Yüsra'nın yerini kimse tutamasa da burada geniş bir çevrem vardı. Buğra'nın ailesi üniversiteye uzak bir yerde oturduğundan, tek başına bizim siteye yerleşecekti. Ben de ona yardım edecektim ancak kafamın karışıklığından tamamen aklımdan çıkmıştı.

“Geldin mi Buğra?”

“Aşağıdayım. Nakliyeciden eşyaları indiriyorum. Geliyor musun?”

Göremeyeceğini bilmeme rağmen başımı sallayarak ayaklandım. “Geliyorum şimdi. Görüşürüz.”

Aramayı sonlandırarak hızlıca üzerimi değiştirdim. Odamdan ayrılıp hızlı adımlarla dış kapıya yönelirken, “Kaan,” diye seslendi annem. “Nereye gidiyorsun? Kahvaltı etmeyecek misin?”

Ellerini beline koyarak karşımda belirdiğinde, “Buradayım,” diyerek ayakkabılarımı giyindim. “Buğra'ya yardım edeceğim, bahsetmiştim ya sana.”

“Kahvaltı etseydin ya ilk?”

“Acelem var,” diyerek hızlıca alnından öptüm. “Atıştırırım bir şeyler. Takma kafana.”

İtiraz etmesine müsaade etmeden kapıları açılan asansöre bindiğimde, annemin çatık kaşlarını hayal edebiliyordum. Kahvaltı etmemem onu çok rahatsız ederdi ama ben de yemeyi sevmeme rağmen kahvaltıdan haz etmezdim. Alt katta asansörden inip sitenin kapısından girmekte olan Buğra'yı yakaladım. Gülümseyerek bana uzattığı eline karşılık verip onunla tokalaşırken, “Vay be,” diye mırıldandım. “Yine mi her gün seni göreceğim ben?”

Gözlerini devirerek elindeki kutuyu ellerime tutuştururken, “Hoş buldum Kaan. Ben de seninle komşu olacağımız için çok mutluyum,” diye homurdandı. Laf sokmalarına gülerken omzuma vurdu. “Az laf çok iş. Sen çık ben de geliyorum.”

Beni elimdeki büyük kutuyla birlikte asansöre geri bindirdiğinde yedinci kata çıkmayı bekledim. Bizim iki kat altımıza taşınıyordu. Aslında üniversiteye yakın, başka bir daire bulmuş olsak da haftalar önce yedinci katta oturan iki aile taşınmıştı. Ben de bunu öğrenerek Buğra'ya haber vermiştim. Planları değiştirip bizim siteye taşınma kararı alması birkaç saatini falan almıştı.

Asansörün kapıları iki yana doğru kayıp açıldığında, kattaki dört kapıdan açık olana doğru ilerledim, Buğra açık bırakmış olmalıydı. Aralık kapıyı ayağımla ittirip içeri girdiğimde birçok kolinin çoktan taşınmış olduğunu gördüm, Buğra'nın yeni geldiğini sanıyordum. Koliyi yere bırakıp evden ayrılacakken duyduğum patırtıyla irkilerek gözlerimi kıstım, evde birileri mi vardı?

BİR DUYMUŞ BİN DÜŞMÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin