3

1.5K 136 51
                                    

Hayat olaylar arasında sıkışmış bir döngüydü değil mi? Birbirleriyle bağlantılı ya da bağlantısız bir çok olay ve sonucunda ortaya çıkan yeni olaylar. Olduğumuz yerde oturmak bile ya da yatmak bile öyleydi. İnsanın dursa bile nefes almaya devam ettiği tüm zaman diliminde yaptığı her aktivite birer olaydı.

Ve Jungkook şuan kendisini tam olarak o sıkışmış döngüde büzüşüp kalmış varlık gibi hissediyordu. Hoseok onu görünce ne tepki verecekti? Ya da annesine anlatacak mıydı? İşte bunu bilmek zordu. Hoseok adı üstünde bir 'deli'ydi. Ne yapacağı belli olmazdı? Bu yüzden Jungkook rahatlayamıyor aksine uyanmasını beklediği her saniye biraz daha kasılıyordu.

Bayan Jung talimatları verip gideli yaklaşık 38 dakika 27 saniye olmuştu ve Hoseok'un uyanmasını beklerken Jungkook uyuyacaktı artık. Sabredemiyordu. Gerçekten sabredemiyordu. Tepkisini,yüz ifadesini her şeyi merak ediyordu. Bir daha karşılaşmayacağını düşündüğü Hoseok karşısında tüm yüz hatları gevşemiş huzurla uyuyordu ve o Bayan Jung'un oğluydu. Neden buradaydı? Ne olmuştu? Ya da doğuştan mı böyleydi? Gerçekten aklındaki sorular azalmıyor aksine daha çok artıyor ve Jungkook'u çıldırtacak noktaya getiriyordu. Hatta öyle katlanamayacak hale gelmişti ki uyandırmayı bile düşünür olmuştu. Buna rağmen onun bu huzur dolu uykusunu bölmeye de kıyamıyordu.

En sonunda derin bir nefes verip yatağın ucuna oturdu ve bacaklarını kendine çekmiş elleri yüzünün yanında huzurla uyuyan bedeni seyretmeye başladı. Onunla konuşabilirdi. Her ne olursa olsun bir şekilde ortak bir paydada buluşacaklarını düşünüyordu. Ve itiraf etmek gerekirse huzur dolu yüzünü seyretmek gülümseyip rahatlamasına sebep olmuştu.

Garipti. Yine de bu tesadüf inkar edemeyeceği kadar güzeldi. Aklındaki o korkulardan arınmış şimdi de hastasıyla geçireceği güzel dakikaları hayal ediyordu. Kokusu güzeldi,tatlıydı. Kaç yaşındaydı acaba?

İç çekip yanaklarını şişirdi ve bakışlarını duvardaki saate çevirip saniyeleri saymaya başladı. Beklerken ciddi manada sıkılmaya başlamıştı çünkü.

Birkaç dakika sonra yanındaki kıpırdanma ile hızla ayağa kalktı ve yatağın dibindeki koltuğa oturup derin bir nefes verdi. Heyecanlanmıştı. Tepkisini öyle çok merak ediyordu ki.

Yavaş yavaş gözleri aralandığında Hoseok koltukta geriye yaslandı. Heyecanını belli etmeyecekti.

Hoseok gözlerini ovuşturup tavanı seyretmeye başladığında varlığını hissettirmek adına boğazını temizledi ve Hoseok kendisine baktığında gülümseyip mırıldandı.

"Ben Jungkook. Senin doktorunum."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
The Ring :: HopeKook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin