17

995 97 14
                                    

Yakındaki bir kafeye girdiklerinde Jungkook masayı kahvaltılık bir şeylerle donatmalarını söylerken Hoseok dirseğini masaya ve yumruk yaptığı elini çenesine yaslamış oturdukları cam kenarında dışarıyı seyrediyordu.

Garson gittiğinde Jungkook bakışlarını durgun bedenin yüzünde gezdirdi ve iç çekti. Kendini onun yanında bulmuştu işte. Kaçarken ondan, yine ona tutulmuştu. Yavaşça elini Hoseok'un masanın üzerinde duran eline uzattı ve ince uzun parmaklara kenetledi parmaklarını.

Zayıflamıştı fakat şimdi karşısında olan beden o zayıf haline rağmen, şu anki bakımsızlığına rağmen güzeldi. Kalbini titretiyor, midesini bir elin sıkmasına sebep oluyordu. Jungkook'a farklı ama güzel şeyler hissettiriyordu. Bir yıl önce de böyleydi fakat Jungkook korkmuştu işte. Bu güzel hislere yabancıydı ve kaçmıştı fakat şimdi yine o kaçtığı güzelliklere sığınıyordu.

Hoseok ellerinin birleşmesi ile bakışlarını dışarının kalabalığından masa üzerindeki ellerine indirdi. "Konuşalım artık. İşlerim var çünkü. Fazla vakit harcamak istemiyorum burada." bakışlarını kenetlenmiş ellerinden Jungkook'un yüzüne çevirdiğinde yüzüne yerleşmiş kocaman gülümsemenin ağır ağır silindiğine şahit oldu.

"Hoseok, seni seviyorum." çaresizce fısıldadı ve ekledi. "Seni ilk kez o barda gördüğüm zaman öyle ilgimi çektin ki. Bir çocuk gibiydin. Bilgilerden yoksun ve kollarım arasında savunmasız." o anları yeniden yaşıyormuş gibi gözleri parladı.

"Bunun sadece bedensel bir çekim olduğunu sandım. Sabah sen kaybolunca parmağımdaki izle kalakalmıştım. Bizim kaderimiz bir gibiydi Hoseok. O geceden sonra geldiğim hastanede yine sana denk gelmenin başka nasıl açıklaması olabilir." onun sildirdiği yüzük izinin eskiden olduğu yeri parmakları ile okşarken Hoseok sessizce dinlemeye devam ediyordu.

"Seni orada görmek şaşırttı. Senin hasta olduğunu bilmek beni üzdü ama korkuttu da. Bilmiyorum bir şeyler yaşadık herkesten gizli ve sonucunda seni bir hasta yatağında görmek afallattı. Ama seni tanımak güzeldi. Seni, senin içinde sen dışında olan tüm alterleri." kıkırdandı ve Hoseok'un yüzünü hayranlıkla izlerken devam etti.

"Sonra sen bana güvendin. Yemin ederim gerçek seninle tanışmak paha biçilemezdi. Sana çok değer verdim, iyi olman adına çabaladım. Sen o gün kollarım arasına kanlar içinde yığıldığında ağladım Hoseok. Seni kaybedecek olma fikri beni çok korkuttu. Her gece iyi olup olmadığını merak eder oldum. Kafam hep seninle doluydu ve ben bu hislere yabancı bir bedendim." Hoseok'un dolan gözlerini fark edince yavaşça uzandı ve baş parmağı ile gözlerini okşadı.

"Korktum. Sevmek bana çok yabancıydı. Bu yüzden kaçtım. Birine bağlı kalmak yanlış geldi. Birini sevmek, aşık olmak çok ters geldi ve gittim. Ama senden gidince kahroldum Hoseok. Her gün aklımdaydın. Ne yapıyordun, nasıldın, gitmem seni etkiledi mi? Çok özledim seni. Bu zamana dek nasıl dayandım bilemezsin Hoseok. Bu benim için ölüm gibiydi. Dayanamadım. Annene yalvardım. Seni görmek için her şeyi yapardım. Ve sonra geldim, seni gördüm. İnan bana ben senden böyle uzakken mutlu falan değildim ki." Hoseok hıçkırarak ağlamaya başladı ve bu Jungkook'un susmasına sebep oldu. Kafasını eğmiş, Jungkook'un elini iki eliyle sımsıkı tutmuş, omuzları sarsılarak ağlıyordu.

İçinde sakladığı tüm acıları hıçkırıkları ve gözyaşları ile haykırıyordu özlemini duyduğu bedenin karşısında.

Jungkook, elinde kahvaltılıklarla yaklaşan garsonu görünce kibarca gitmesi adına el hareketi yaptı ve yerinden kalkıp Hoseok'un yanına oturdu. "Seni ağlattığım için kendimden nefret ediyorum." ağlayan bedenin kafasını göğsüne yasladı ve sımsıkı sarıldı.

"B-ben geleceksin diye bekledim. Şaka yapıyorsun sandım, bir gün kapıyı açıp 'ben geldim Hoseok' diyeceksin sandım." hıçkırıkları arasında zorlukla konuşuyordu. "Üzgünüm Hoseok." o güzel saçları öptü ve kokusunu soludu. Hoseok'un kolunu okşarken sakinleşmesini bekledi.

Kimseyi umursamıyorlardı oturdukları köşede. Jungkook'un tek umursadığı sevdiği, kolları arasında ağlayan bedendi. Hoseok ise Jungkook'un elini kavramış hâlâ acılarını gözyaşları ile dışarıya atarken bunun bir kabulleniş, pes ediş ve kendisini Jungkook'a açmak olduğunu biliyordu.

The Ring :: HopeKook ✔حيث تعيش القصص. اكتشف الآن