mike

262 13 1
                                    

Çok tuhaf değil miydi 9 kişilik bir grubun birbirlerini hayatta tutan arkadaşlık bağını çöpe atması?Mike bunu düşünüyordu.Ama bir yandan o da ölmek istemiyordu çünkü o bir yabancıydı ve öyle kalmalıydı.

O küçük yaşta anne babasını yangında kaybetti.Anne babası yangında derileri kemiklerine kadar erimiş bir şekilde bulunmuştu ve Mike dışarıda olduğu için kurtulmuştu.Dedesiyle beraber kalıyordu ve bir köpeği vardı ama o köpeğini de bir gün ölü buldu ve her şeyini kaybetti.Dedesine yardım ettiği için evde eğitim görüyordu ve kimseyi tanımıyordu ve o taş savaşına kadar kimsenin onunla arkadaş olacağını düşünmüyordu.Çünkü o bir zenciydi.Kim bir zenciyle arkadaşlık kurmak isterdi ki?Rengi farklı diye dışlanması da ayrı bir şeydi zaten.

Taş savaşı..Belki de hepsinin en yakın olduğu olaydı.O gün Mike eve giderken Henry ile karşılaştı.Kaçmaya çalıştı ama başaramadı.Henry onu Çorak Toprakların olduğu yere götürdü ve çiğ bir hayvanın etine -sanırım domuz- kafasını sürtüyordu.O sırada kafasını kaldırınca bir kolu kemiren palyaçoyu gördü.Kaçmaya çalıştı ama kaçamadı çünkü Henry ona tekme attı.Mike tekrar doğrulunca o çocukları gördü.Hepsi onu kurtarmak için seferber olmuştu ve taş savaşı başlamıştı.Evet,hepsinin bir araya gelmesinin sebebi buydu.

Mike dedesine yardım ettikten sonra dışarıda biraz gezinmeye karar verdi.Sonra kendisine yaklaşan Bill'i gördü.Nefes nefeseydi.

Mike; "Bill,neler oluyor?"

Bill; "P-p-palyaço..."

Mike; "Ne olmuş ona?"

Bill; "K-kızları kaçırmış!Ç-çabuk o-olmalıyız Mike!"

Mike hemen kafasını salladı ve bisikletine bindi hemen.Bill,Gümüşle rüzgar gibi gidiyordu bu yüzden ona yetişmesi çok güçtü bu yüzden Bill'i gözden kaybetmemeye çalıştı.Gerçi gittiği yer belliydi..Neibolt evinin önüne geldiğinde diğerlerini gördü ve içeriye girdiler.

a clown - ITWhere stories live. Discover now