2. Bölüm

925 86 31
                                    


Medya:Savaş

"Hayır hayır peşinden sürükleyemezsin. Kızım ben sevgilimin yanında bile AVM'ye gitmedim senin yanında mı geleceğim?"  Fatih'le AVM'ye gelmiş, yarım saattir onun baş ağrıtıcı seslerini dinlemek zorunda kalmıştım. Bir iddia sonucu gelmeyi kabul etmişti tabii ki benim için yoksa onu buraya getirmek deveye hendek atlatmaktan daha zor işti.

"Aynen öyle yapacaksın hatta sen ödeyeceksin. Biraz centilmen ol istersen elalemin kardeşleri neler yapıyor bizimki anca koltuk arkasına sümük sürsün." Bunu ilk gördüğümde kardeşimden DNA testi istemiş sonra aynılarını benimde yaptığım aklıma gelince buna gerek kalmadığını anlamıştım. birçok ortak noktamız vardı fakat en kötülerinden birisi bu olmalıydı.

"Ne bağırıyorsun ya kızlar duysa ne bok yerim ben?" Fatih için kız meselesi sıkıntı olmazdı. Yeşil gözlere ve sarı saçlara sahipti.  Sevgilisi olduğu halde gönül kapıları herkese açıktı. Bu bana birilerini hatırlatıyordu :)

"Sevgilin var  utan utan. Ama gerçi o kızı da sevmiyorum ben adı neydi bak her hafta değiştirdiğinden unuttum yine." Aslında onunla uzun ilişkiye sahip olduğunu biliyordum ama yine de dalga geçmekti amacım.  o kıza pek anlaştığım söylenemezdi ama yine de kardeşimi mutlu ettiği için seviyordum. 

"Aptal 5 aydır birlikteyiz ne her hafta değiştirmesi. Yani aslında benim işime gelir de ağzıma sıçılır." Birkaç kez kızla karşılaşmış ve ne kadar güçlü olduğunu görmüştüm. Dik duruşu ela yeşil karışıma gözleri vardı. Beyaz tene ve siyah saçlarlarıyla ve tam anlamıyla Fatih'e yakışıyordu.

"Layt erkeği" diye dalga geçerken önünden geçen çocuğu görmemle dilim tutuldu. Bende her önümden geçen aşık olmuyorum tabiki. Yani birazcık oluyor olabilirim. Ama çok az yani kesinlikle çok az. 5 saniye falan sürer herhalde bu aşkım.

"Gratis'in önünden geçiyoruz ve sen o tarafa bile bakmıyorsun ha? Merkür mü geriliyor?"  Burçlarla arasının kötü olduğunu biliyordum ama benim burcumun gezegenin Merkür olduğunu söylemesi...

"Gratis'in önünden geçiyoruz ve sen bana gratis'in önünden geçtiğimizi gratis'in önünden geçtikten sonra söylüyorsun ha?"

Bana 'ben Edward'dan hamileyim'demişim gibi baktı. Ah Edward. O kehribar gözleri yok muu. Neyse konumuz neydi? Heh gratis'in önünden geçiyorduk. Ne?!? Gratis'in önünden geçiyoruz ve ben gratis'e girmiyor muyum yani. Gerçekten bu gezegenler kafayı yedi.

"Ben 5 dakika gireyim gelirim tamam mı? Bekle burada geleceğim hemen." meyveler karşınızdaki kız size göre duşa girip 5 dakika uygulanacağını söylüyorsa o AVM'den 3 saatten önce çıkılmayacaktır. Bu kim olursa olsun değişmez.

"Hayır hiçbir yere gitmiyorsun hem bak geçtik arkamızda kaldı bak oraya kadar yürüyemezsin." Gözlerini devirip mavi gözlerime onun su yeşili gözlerine diktim. Bunu yapacağımı konunun sadece Gratis'le alakalı olmadığını biliyordu. Aynı zamanda buraya mezuniyetim için kıyafet seçmeyede  gelmiştik. Normalde kıyafet seçimi Ece ile birlikte yapacaktık. Ama şu an aramızın bozuk olduğunu ve onu asla affetmeyeceğimi biliyordum. Her şeyi affedebilirim ama ihaneti asla.

"Neden yürüyemiyormuşum?" Gözlerim hala o çocuktaydı.  Daha önce kimseye açılmamıştım ama birçok kez ilk gördüğüm çocuklara aşık olmuştum. Onlarda 5 saniye falan sürmüştü. Bu daha onlardan birisi olacağı için kafamı önüme çevirdim.

5 saniye... O zamanlar olacaklardan haberi olmadan dalga geçiyordum herşeyle. Nerden bilebilirdim ki böyle bir bilinmezin içine düşüp kendimi sonsuza kadar kaybedeceğimi?

Gelecekteki Geçmiş (Tamamlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin