31. Bölüm

212 48 9
                                    

Medya : Savaş

Savaş Karan...

Görüntülerde Nil odadan çıkıyordu. Sadece görüntü vardı sesleri gelmiyordu. Yani ne konuştuklarını duyamıyordum. Ardından Yiğit de odadan çıkmıştı. Aradan bir süre geçtikten sonra benim odama geldi. Elinde silah vardı. Şuan ona bir şey yapmaya çalışmam saçma olurdu. Ardından adamlarına soktu o da tek tek. Ne yapmaya çalışıyordu ki?

"Ee Savaş nasılsın sevgilinle olan görüntülerle karşılaştıktan sonra?" Benim damarına basmak için beni sinir etmek için Nil'i kullanılıyordu. Başarılı da oluyordu.

"Eğer bana dokunursan sadece seni yakarım Nil'e dokunursan bütün sevdiklerini." şu an bu durumda ona tehditler savuran saçmaydı ama yine de gözümün önünde ona dokunmasına izin veremezdim. Ona ben bile dokunamazken, dokunmasına göz yumamazdım.

"Çok büyük laflar ediyorsun Savaş. Az sonra ölecek birisi için fazla büyük laflar bunlar." Eğer burdan Nil zarar almadan çıkacaksa ölümü bile göze alırdım. Ama Yiğit benim canımı yakmak için sevdiklerimi kullanırdı. Benim canımı benden benim izin verdiğim kişiler yakabilirdi. Yiğit bunu bildiği için sevdiğim insanları kullanıyordu.

"Beni öldürecek yürek yok sende." Defalarca dayanmıştı o silahı kafama. Defalarca indirmişti vuramadan.

"Çıkın." Odadaki adamlarına emir vererek sadece bir tanesinin kalmasını sağladı. Adam arkamı dolanıp ensemde tutup yere eğilmemi sağladı. Yaramdan dolayı canım yanıyordu. Ama bütün kozlar şu an yiğit'in elindeydi.

"Bir şeyler söylemek ister misin Savaş?" Dedi bir yumruk atarken. Ensemden tutan adam yüzünden karşılık veremiyordum. Adamın telefonu çalındığında dikkati dağılmıştı. Şimdi tam zamanıydı.

Elinden kurtulduğunu anladığında yumruk atmaya başlamıştım. Yiğit hiç bir şey yapmıyor sadece izliyordu. Adamı yumruklarken benim de canım acıyordu. Sonra bir sessliklik. Bir el silah sesi sadece. Adamını vurmuştu. Şartları eşitlemişti. Tek tek kalmak istiyordu. Adamı tuttuğum yakasından yavaşça yere bıraktım. Defalarca birilerini öldürmüştüm ama gözümün önünde bir başkasının birisini öldürmesini tuhaf karşılıyordum.

Adamı bacağından vurmuştu. Ama adam bayılmıştı. Ölmediğini nabzını kontrol ettiğimde anlamıştım.

"Bitti Savaş Karan. Seninle işim buraya kadardı. Bundan sonra Savaş Karan diye birisi olmayacak dünyada. Sadece öyle birisi gelip geçmiş olacak. Herkes alışacak senin yokluğuna. Tuğçe'de, Derin'de, Nil'de. Zor olacak ama alışacaklar senin yokluğuna." Silahı tekrar bana doğrulttuğunda ölümden korkmadığımı anladım. Bu duyguyu daha önce defalarca yaşamıştım ama bu diğerlerinden daha farklıydı. Belki şu an yaram olduğundan da belki de silahın bana doğru tutulduğundan.

Silahı alnıma dayadığında gözlerimi kapatmıştım. İlk defa birisinin önünde diz çöküyordum. İlk defa bittiğini hissediyordum. İlk defa pişman oluyordum. Nil'i bu çukuruma sürüklememeliydim. Ona bunu yapmamalıydım. Onun gözlerindeki masumluğu çalmamalıydım.

Alnıma dayanan silahın düşmesiyle iki el silah sesinin duyulması aynı anda olmuştu. Bunu düşünebildiğime göre hala yaşıyordum. Kafamı düşen silahın tarafına çevirdiğimde Yiğit yerde yatıyordu. Adam vurmuştu onu. Adamı vurmuştu onu. Nasıl o onu vururken acımadıysa Yiğit beni vururken o da ona acımamıştı.

Adama anlamaz bakışlar attığımda silahını yere bıraktı. Onun da canı acıdığı belliydi. Yarasının üstündeydi eli. Birazdan adamları gelmeliydi kapıya. O da ben de buradan bir an önce çıkmalıydık. Eğer adamları gelirse anlayacaklardı Yiğit'i benim öldürmediğimi.

"Çıkalım. Kalk." Adam uzattığım elimi tuttu. Onun da buradan çıkması için tek çaresi bendim. O da muhtaçtı benim ona olduğum gibi.

"Burdan çıkamayız. Bulurlar bizi. Öldürürler."  Ben değil ama o korkuyordu ölümden. Ben çıkamazsam bile onu burada bırakmamalıydım.

"Onu da burda bırakamayız." Arkamı dönüp kapıyı açacağım sırada söylemişti bunları. Yiğit'ten bahsediyordu. Haklıydı burada bırakamazdık onu. Onun bana yaptığını ben ona yapamazdım. Onu adamlarına yem etmeyecektim.

Eğilip kolunun altına girdim Yiğit'in. Kurşun çıkarılmasina rağmen dikişleri hala sızlıyordu yaramın. Canım acıyor ama şu an kimse sağlam değildi. Bunların hepsini tek bir nedeni vardı. Bunların tek sebebi ne şu an ellerimle altında iyileştirmeye götürüyordum. Saçmaydı. Belkide salaklıktı ama bir daha kimsenin canını yakmamaya ve söz vermiştim. Kimsenin canını bilerek kasten yakmayacaktım.

"Burdan çıkacağız." Elini kapıyadoğru uzattığında Nil'i gördüm. Gözleri dolmuş bir şekilde Yiğit'e bakıyordu. Şok olmuş durumdaydı. Korkmus durumdaydı. Yavaşça yürüyerek yanıma doğru gelmeye başladı. Ama gözlerini Yiğit'ten almıyordu.

"S-sen y-aptın." İşaret parmağını göğsüme vurarak söylemişti bunları. Benim yaptığımı sanıyordu. Tabii ki de öyle düşünecekti. Adamınin onu vurduğuna inanmayacaktı tabii ki de. Yine yapmadığım halde beni suçlayacaktı.

"Hayır. Hayır ben yapmadım." Yine bana bakmıyordu. Gözlerinden yaşlar akıyordu ama bana bakmıyordu yine de.  Kasten yapıyordu bunu bana acı çektirmek için. Beni lime lime etmek için yapıyordu bunları. Yiğit'in içeride yapamadığı şeyı şu an bana yapıyordu. Gözlerimin önünde öldürüyordu beni.

"Sen yaptın. Katilsin sen. Busun sen!" Bağırarak geri gitmeye başladı. Yiğit'in ağırlığını adama verip ona doğru yürümeye başladım. Benim yapmadığım onu anlatmaya çalışacaktım.  Benim yapmadığımı bilmeliydi.

"Nil dinle."  Elimi ona doğru uzattığımda daha hızlı gitmeye başladı geriye doğru. Korkuyordu benden. Ona zarar verebilecegimi düşüyordu. Ben onun için zarar görmeye hazırken ona zarar verebileceğimi düşünüyordu.

"Nil du..." Uzattığım elimi hızla itip arkasını döndü. Bağırarak ve ağlayarak söylüyordu. Canım yanıyordu. Hem fiziki hem ruhen. Ama fiziki olarak kuş gibiydim. Açımı hissetmiyordum. Sol tarafımdaki acı daha kuvvetliydi çünkü.

"Sakın. Sakın dokunma bana. Hani söz vermiştin ha? Busun sen işte. Katilsin sen. Fıtratında var adam öldürmek senin. İğreniyorum senden. Seni sevdiğim içinde kendimden. Ama sana daha şaşırtıcı bir şey söyleyeyim mi? Yiğit bana dokunduğunda bile bu kadar iğrenmemiştim. Tiksiniyorum dokunduğun her yerimden. Yiğit kadar bile olamadın gözümde." Arkasını dönüp gitti. Buğudan göremedim. Yıllardır yapmadığım şeyi yaptığım için gidişini göremedim. Ağladığım için arkasını dönüp dönmediğine bile bakamadım. beni öldürmek isteyen bir adamı kurtardığım için yanlış anlaşılmıştım. Ve sevdiği adamı peşinsiz hükümsüz katil etmişti. İçerde o tetiği Yiğit'in bana çektiğini bilmiyordu. Dinlememişte çünkü beni.  Annem ölmüş gibi hissediyordum. Yıllar önce yaşadığım duygu ile aynıydı bu. Ama savaş yeni başlıyordu. Kendimle savaşımdı bu benim. Ona ödetmem gereken intikamın savaşı. Beni kendimle savaşa sokacak kadar çok sevdiğim kıza savaş açıyordum. Onun haberi olmadan. Sessiz sedasız gidiyordum ondan.

---

Abii bi dinlesene yaa. Çıldırıyorum şuan. Bölümler kısa geliyor ama vakit ayırmaya çalışıyorum. İki güne bir bölüm şekilde atmaya gayret ediyorum.

İyi okumalar...

Gelecekteki Geçmiş (Tamamlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin