9. Bölüm

394 65 22
                                    

Medya:Baran

Bunun adı neye giriyordu bilmiyorum ama ben sınıfta bile ayağa kalkmaya çekinen bir kızken şu an bütün salonun dikkati bizim üzerimizde olması beni hem korkutuyor hemde şaşırtıyordu. Tabii bir de buna Savaşın gözlerini eklersek...

"Oturalım mı artık?" Dedim bakışlarını bir saniye bile benden ayırmayan Baran'a. Gözlerinde gözlerimi görebiliyordum. O kadar dikkatli inceliyordu. Beni sevmezse acı çekmeyecekti. Zaten beni de acı çekmek ıçin seviyordu. Hep gözlerimden bahsediyordu. Evet, mavi gözler benimde dikkatimi çekerdi. Bana acı vermeye başlayana kadar... Gözlerimin içinde onun için hayat varmış. Hep böyle iltifat ederdi. Bu sözleri başkasından 'yani Savaş'tan' hayır ondan değil. 'Evet ondan' her neyse. Eğer bu sözleri başkasından duysaydım gerçekten sevdiğini düşünürdüm. Ama Baran'ın ki sevgi olamayacak kadar zarar vericiydi.

"Şarkımız bitsin." Dede tekrardan gözlerime gözlerini dikerek.

"Şarkımız?" Dedim sorarcasına. Bu kadar çok benimsenmesine hayret ediyordum açıkçası. Benimle alakalı olan her şeyi benimsiyordu kendisine.

"Beni geri çevirmediğin tek dans. Buda bırakta bizim şarkımız olsun." Dedi gözlerinin koyuluğu daha da belirginleşirken.

"Tamam." Dedim ilk ve son dansımız olduğunu bildiğim için.

"Eğer seni uyuşturucuya bulaştırmasaydım olur muyduk?" Baran'ın sorusuyla afalladım. Eğer bütün hayatımı onun yüzünden bulaştığım bir borcu ödemek için geçirmek zorunda kalmasaydım, Baran'ı sevebilir miydim? Baran gerçekten çoğu kızın yanında olmak isteyeceği türden bur çocuktu. Yakışıklı ve dikkat çekiciydi. Siyah gözleri, siyah saçları , beyaz teni, uzun boyu ve çene kemikleri vardı, 'çene kemiği sadece onda var zaten gerizekalı' Bu zamana kadar benim haricimde başka kıza yazdığını veya yanına gittiğini görmemiştim. Bende ne bulduğunu da bilmiyordum ya! Baran'a şans verdiğimde hayatımın en büyük yanlışını yapmıştım. Ama o zamanlar tek doğrunun o olduğunu sanıyordum. Baran yüzünden ödeyemeyeceğim bir borca girmiştim. Bana her fırsatta yardım edeceğini söylüyordu. Ama bir daha ondan yardım almak istemiyordum. Ona bir şans daha vermek istemiyordum.

Bana bu güne kadar hiçbir saygısızlığı olmamıştı. Mizacı sertti. 'Ama romantik.' Bana sürekli iltifat ediyordu. Bunu dolaylı yollarla dillendiriyordu.

"Cevap verecek misin? " Diye sordu belimdeki parmaklarını biraz daha sıkarken.

"Bilmi..." lafımın yarıda edilişini sağlayan Tuğçe'yle Savaş'ı el ele mekandan çıkarken görmemdi. 'Ne güzel seviyor be! Sen halâ önünde ki taşa şans verme' Haklı olabilir miydi yine iç sesim?

"Baran bizim seninle özel bir geçmişimiz var. Ben seni affettim. Fakat daha ilerisi olamaz. Ikimiz içinde en sağlıklısı bu." Dediğimde şarkı bitmişti. Onu arkamda bırakarak oturduğum masaya geri döndüm.

"Seni ne kadar çok sevdiğini ben hissettim kızım! " Ece ve abartmaları... Aslında abartmıyor da olabilirdi çünkü baran'ın bakışlarından beni ne kadar çok sevdiğini ben de anlayabiliyordum. Zaten o bakışlarındaki derinliği ve anlamı görmemek aptallık olurdu.

"Bir zamanlar bende öyleydim." Dedim gözlerimi parmaklarıma çevirerek. Aklım hala Tuğçe ve Savaş'taydı. Nereye gitmiş olabilirlerdi ki? Ya da bu neden beni bu kadar çok ilgilendiriyordu?

"Dans ederken senden alamadı gözlerini. " Dediğinde haklıydı. gözlerini dans boyunca hatta gecenin başından beri bende alamamıştır belki ama ben ondan ziyade Savaş'a bakmak de meşgul olduğum için bunu görememiştim büyük ihtimalle.

Gelecekteki Geçmiş (Tamamlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin