Taeyong ve Jaehyun arabada yol boyunca konuşmuş ve birbiri hakkında bilgi sahibi olmuşlardı, en azından Taeyong bu bilgiler ile biraz daha kendini rahatlatabilmişti.
Fakat tatmin olmadığı kesindi, daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı. Daha fazla.
Jaehyun karakteristik olarak kibar ve konuşmayı seven birisiydi, Taeyong o konuşurken sanki ona doğru çekiliyormuş gibi hissediyordu. Kullandığı cümleler ve kelimeler Taeyong'u içten etkiliyordu. Ses tonu ise başlı başına çok güzeldi, yumuşacık ve naifti.
Fakat aynı zamanda çok seksiydi de.
Jaehyun sanat galerisine geldiklerinde Taeyong'un önden geçmesi için ona öncelik verirken karşılık olarak hafif bir gülümseme almıştı.
"Çok kibarsınız Jaehyun-sshi"
Sanat galerisinin içindeki dekorlar nefes kesiciydi, her taraf renk renk birleştirilmiş parçalar ve heykellerle doluydu. Taeyong etkilenmişti. Fakat Jaehyun'un yüzünde ise gururlu bir gülümseme vardı, çünkü bu daha hiçbir şeydi.
Paris'in sanat galerilerinin arasında bu hiçbir şeydi.
Jaehyun kendini birden bir gün onu en ihtişamlı olanına götürmeyi planlarken bulmuştu.
Jaehyun Taeyong'a bakarken yanaklarındaki gamzeler ortaya çıkmıştı. "Beğendin mi?"
Taeyong çoktan ışıl ışıl olan gözleriyle cevabını vermişti, Jaehyun ise eliyle ilerdeki siyah beyaz karalamaların olduğu sergiyi göstermişti. Bakmak istediğini sorduğunda, Taeyong heyecandan bilincini kaybetmişti.
"Bakalım!"
Jaehyun onun bu heyecanına karşılık yere bakarak gülümsedi. Kahverengi gözler yerden Taeyong'a döndüğünde çoktan oraya varmış olduğunu gördü. Çok sevimliydi, bu kesin bir gerçekti.
Bir süre kara kalem çalışmalarını izlediler, ikisi de sessiz olmuş ve odaklanmıştı. Fakat Jaehyun'un ilgisi çok hızlı dağılmıştı, o da sanata bayılırdı fakat önündeki şaheseri izlemeyi daha çok uygun bulmuştu kendine.
Koyu çekik gözler, hafif dağılmış sarı saçlar, pembe yumuşak görünen dudaklar, eğilen kibar bir beden...ah hayır. Jaehyun kurumuş dudaklarını ıslattı. O gerçekten iştah açıcıydı.
Jaehyun kollarını göğsünde birleştirirken dudaklarını ısırmıştı. "Düşünüyorum da..."
"Evimdeki sanat sergisini görmek ister misin?"
Fakat iç sesi onu uyarmıştı. Hormonlarına sahip çık Jung Jaehyun.
Taeyong flört edişini çok net bir şekilde anlamıştı. Jaehyun'un yaramazca sırıtışının ardından Taeyong kaşlarını flört dolu bir şekilde kaldırdı. Hızlı gittikleri kesindi, fakat ikisi de bu hız trenini sevmişlerdi. Aşağı çakılacak olsalar bile. "Hm..."
"Sanat sergisi uzun mu olacak kısa mı?"
Jaehyun küçük bedenin kulağına yaklaşıp fısıldadı. "Kendi gözlerinle görmek ister misin?"
Taeyong'un ağzı açık kalırken Jaehyun'un yan şekilde olan tehlikeli gülüşü onu daha da çekici göstermişti. Taeyong koyu gözlerini uzun bedende gezdirip onu bir güzel süzdü. Yaramaz yanı alevlenmişti. Fakat hızlı bir av olmayacaktı, eğer planını uygulamak istiyorsa -ki bu plan Jaehyun'u avcuna almaktı- her şeyi ağırdan almalıydı.
Gözlerini kısarken söyledi. "Sanat sergisini bir gün görmek isterim" Jaehyun'un lacivert gömleğinin yakalarını yavaşça düzeltti. "Fakat şu an başka sergiler görmem gerek"
Jaehyun gömleğinin yakalarını düzelten Taeyong'a bakarken dudakları aralandı. İşte bunu hiç beklememişti.
"Görüşürüz" dedi Taeyong elini kibarca sallayıp güzel bir gülüş verirken. "Jae" ismini çok çekici bir şekilde telaffuz etmişti.
Ve dudaklarını uzun olanın yanağına bastırmıştı.
Jaehyun midesinin kasılmasına engel olamamış ve olduğu yerde kaskatı kesilmişti. Jaehyun yakın yüze baktığında içinin gitmesine engel olamamıştı.
Flört edip onu düşürmeye çalışırken asıl düşen ve afallayan o olmuştu.
Dongyoung bilgisayarında manşetleri word dosyasına geçirirken sıkıntıdan az kalsın ölecekti. Taeyong'a mesaj atmıştı, bazı manşetleri ve para hususunu konuşmaları gerekti. Ve en önemlisi Taeyong'un planını.
Taeyong'un kafasında ne döndüğünü anlamak çok zordu. Dongyoung onu uzun süredir tanısa bile bazen gerçekten onu tanımıyormuş gibi bir hisse kapılıyordu.
Bu yüzden planını hiç tahmin edememiş ve tahmin bile yürütememişti. O kafada kaç tilki dönüyordu tanrı bilirdi.
Kapısı tıktıklandığında Dongyoung umduğu kişiyi azarlayacaktı ki gördüğü kişi karşısında kaşlarını çattı.
"Yuta?"
YOU ARE READING
journalist // jaeyong
FanfictionLee Taeyong güzel ve kurnaz bir gazeteci, Jung Jaehyun ise yakışıklı ve ünlü bir şirketin kurucusunun oğluydu. Kader onları bir gün Paris sanat merkezinde birleştirdiğinde ikisinin de hesaba katmadığı bir şey vardı; aşk. ➖love in paris au! ➖side sh...
