Taeyong kıpırdandığında sırtında yumuşak bir zemin hissetti.
Güneş ışınları sarı dağılmış saçlarını kızıl rengiyle kutsarken gözlerini araladı ve ağır hareketlerle etrafa bakındı.
Oda geniş ve ferahtı; bunu beyaz renginin çokluğuna bağlayabilirdi. Duvarlarda ise her türlü renkten sanat eserleri mevcuttu. Elinde balon tutan çocuk ve yanında elini tutan bir abi. Taeyong Jaehyun'un odasında değildi, bunu anlamıştı. Jaehyun'un odasının aksine bu odanın her yeri umut kokuyordu.
Taeyong ayaklarını yere sarkıttığında kapının açılması bir oldu.
"Günaydın uykucu," tanıdık kadifemsi ses güldü. "Saat öğlen bir oldu."
Taeyong duyduğu ses tonuyla kalbi hızla atarken saçlarını karıştırdı. "O kadar oldu mu?"
Jaehyun gülümsedi ve kafası karışık gözüken büyüğe yaklaşıp sarı tutamlarını arkaya attı. Bir süre sonra şakağından öpmüştü onu.
"Kahvaltı yapalım mı? Acıkmış olmalısın."
Taeyong kafasını iki yana sallayıp küçüğün yakınında olan bedenine sarıldı. "Jaemin geldi mi?"
Jaehyun büyüğün bedenini kucağına alıp mırıldandı. "Evet geldi... benim odamda yatıyor."
"Burası onun odası, öyle değil mi?" Taeyong yutkundu. Jaehyun'un nefeslerinin değiştiğini sarıldığı bedeninden anlamıştı. Küçüğün nefeslerini ve kalp atışını hissetmesi onu huzurlu ve güvende hissettiriyordu.
"Evet..." dedi Jaehyun sadece. Taeyong onun devam etmesini beklerken yavaşça ekledi.
"Her gün resim çizer ve boyama yapardı. Diğer yaşıtları olan çocuklar oyun oynayıp koşarken o onları çizer ve rengarenk boyardı. Her gün hayallerini gerçekleştirmek için uğraşırdı, boyar ve çizerdi; gece gündüz..."
Taeyong Jaehyun'un sırtında ona güç vermek istercesine sırtında dolaştırdı parmak uçlarını.
"Ressam mı olmak istiyordu?"
Jaehyun yavaşça söyledi. "Evet"
"Hâlâ olamaz mı?"
Jaehyun sustuğunda Taeyong cevabını net bir şekilde almıştı. Jaemin'in kalbi ressam olmasına engeldi. Hastalığı buna engeldi.
Jaehyun bir süre sonra yavaşça önerdi.
"Onunla tanışmak ister misin? Seni çok görmek istiyor."
Taeyong hızlıca onayladı. "Tabii ki."
Jaehyun gülümseyip büyükle ellerini kenetledi ve büyük bir koridordan geçtiler. Taeyong etrafa baktığında hep duvarlarda Jung Eunbi'yi görüyordu. Jung Sangmin karısına gerçekten zaafı var gibiydi.
Jaehyun kendi odasının kapısını açtığında Taeyong gördüğüyle kalbinin teklediğini hissetti.
Sarı renkte olan ten solmuş ve bazı bölgeleri kızarmıştı. Göz altları çökmüş ve zayıf bedeni yatağın içinde kaybolmuş gibiydi. Karamel saçlar dağılmış ve yorgunluğunu daha büyük ölçüde gösteriyordu.
Taeyong ellerine ve tuttuğu şövaleye baktığında içi gitti. O resim çiziyordu. Ellerinin bir kısmı boya olmuştu.
Jaemin Taeyong'u gördüğünde yüzü parladı. "Taeyong hyung," dedi bir anda.
Taeyong refleksle Jaehyun'a döndü. Jaehyun Jaemin'e kendisini anlatmıştı. Kalbinden sıcak bir şeyler akarken Taeyong gülen karamel saçlı çocuğa yavaşça tebessüm etti.
YOU ARE READING
journalist // jaeyong
FanfictionLee Taeyong güzel ve kurnaz bir gazeteci, Jung Jaehyun ise yakışıklı ve ünlü bir şirketin kurucusunun oğluydu. Kader onları bir gün Paris sanat merkezinde birleştirdiğinde ikisinin de hesaba katmadığı bir şey vardı; aşk. ➖love in paris au! ➖side sh...
