Açılan İlk Kapı

1.6K 191 92
                                    

Seul,Güney Kore

Yeniliklerden kaçmak bir işe yaramıyordu. Seul'e gelmek için evimin kapısından çıktığım o ilk an öğrendiğim en önemli şey buydu belki de. Değişimden istediğin kadar kaçmayı deneyebilirdin fakat asla tam olarak kurtulamazdın.

Daha bu şehre geleli iki gün olmasına rağmen çektiğimiz işkence bitmiyordu bir türlü. Hayatım eskisinin aksine bir aksiyon filmine dönüvermişti. Doğrusu şuan elimdeki tüm parayı bir, tek yön uçak biletine harcamak pek de uzak bir fikir gibi gelmiyordu. Eve gitmek istiyordum. Dediğim gibi, tüm bunlar fazla geliyordu.

Kolumuzdaki lanet kelepçeyle geçirdiğimiz bilmem kaçıncı dakikanın içinde yavaşça ilerleyen otobüsün arka koltuklarında oturmuş yolu seyrediyordum. Doğrusu en arka koltuklara oturmamız en doğru olanıydı şuan için. Halimizi farkeden  otobüs şoförünün bakışlarının bir benzerini daha görmek istemiyordum.

Tam ortamızda cansız bir şekilde duran kollarımız lanet sıcak havada sıcak ve yapış yapış hissettiriyordu ve ayrıca bunda tanımadığım biriyle yapışık olmamın da etkisi elbette vardı.

En arkadaki dörtlü koltuklara; ben, kelepçeli bulunduğum lensli oğlan, Jeno ve martı çocuk olarak oturmuştuk. Açıkçası o ikisi birazdan birbirlerine girecek diye korkmuyor değildim. Arada birbirlerine sataştıklarını duyabiliyordum fakat önlerinde oturan Renjun ve Jaemin idare ediyora benziyordu.

"Çok üzgünüm Donghyuck gerçekten. Ben böyle sonlanacağını bilemezdim."

Ön koltuğumuzdan arkasını dönüp pişmanlıkla konuşan uzun saçlı oğlana ifadesiz tuttuğum yüzümle bakıyordum. Her şeyi mahvetmiştiler  ve şimdi bu özürler asla işe yaramıyordu.

"Tüm günü mahvettiniz ve bu özür bir işe yaramıyor farkettiysen. O nedenle yanındaki teyze de bizi dinliyorken konuyu fazla açmasan iyi olur. Önüne bak."

Yaşlı kadının arkasına bakıp ayıplar şekilde "cık cık" lamasını takacak halde değildim doğrusu. E dinliyordu sonuçta.

"Pekala.."

Sonunda önüne dönen Yuta ile ben de akıp giden trafiği izliyordum. Ev kiralamaya hiç tanımadığımız insanlarla gidiyorduk. Bu da demekti ki adresimizi her daim bileceklerdi. Ayrıca bu kelepçeyle ev sahibi ve Taehyung hyung'un karşısına çıkacaktık. Bu da beni daha da geren başka bir konuydu. Nasıl bir açıklama yapabilirdik?

Renjun ile birlikte sol çarpraz ön taraftaki koltuklarda oturan Jaemin'e baktığımda pür dikkat durakları gösteren asılı ufak ekrana baktığunı gördüm. Sanırım en azından adres konusunda sıkıntı çekmemizden korkuyordu. Hepimiz gibi.

Birkaç durak sonrasında Yuta ayaklanıp ineceğimiz yerin burası olduğunu belirttiğinde hepimiz kapıya yönelmiştik. Açıkçası koca otobüs biz indikten sonra bomboş duruyordu.

"Şimdi haritayı aç da yolu bulalım hemen."

Jeno Renjun'a seslendiğinde o çoktan telefonundan adresi aratıyordu.

"Aslında o caddeyi biliyorum. Ev de çok uzak bir yerde olmasa gerek. "

"Sen sus ve bu konuya karışma tamam mı? Yardımını istemedi kimse!"

Jeno keskin bir dille Johnny'i terslediğinde dedektif oğlandan ters bir bakış kazanmıştı.

"Şimdi soldan ilerlememiz gerekiyor..sadece beş yüz metre ötemizdeymiş oğlum! Hadi yürüyün!"

Jae bize diyordu fakat mecburen yanımızdaki fazlalıklar da bizimle geliyordu. Doğrusu başımdaki keskin acı ve seğiren gözlerimle orada konuşabileceğimi sanmıyordum. Tek dileğim işlerin çabucak hallolmasıydı.

Finally//Beautiful Stranger • markhyuckWhere stories live. Discover now