İfademi verdikten sonra eniştem eve gidip dinlenebileceğimi söyledi. Okul zaten çoktan başlamıştı ve açıkçası önceki gece gibi bir gece geçirdikten sonra, bugün okula gitmek gibi bir niyetim hiç yoktu. Demir'le birlikte döneriz diye planlamıştım fakat karakoldan çıkıp otoparka geldiğimde sadece Arda ile karşılaştım.
"Hadi gidelim," deyip babasının arabasına bindiğinde, gidip ben de arabaya bindim. Demir'in arabası hâlâ otoparktaydı.
Arda, "Babası öldürüldü ve kendisiyle beraber dört kişinin daha rehin alınması onunla bağlantılı. Ayrıca şimdi bu seri katil olayı da çıktı. Onun buradaki işinin hemen biteceğini mi sandın?" diye sorduğunda arabayı çalıştırmıştı. Yine her zamanki gibi aklımı okuyup okumadığından şüphelendim.
"Seri katil," diyerek ona baktığımda, Arda da bana baktı.
"Üst üste on dört kız öldürülmüş ve bence aynı kişi öldürmüş. O kişiye seri katil demek yerine daha parlak bir fikrin varsa lütfen aydınlat beni Güneş," dediğinde otoparktan çıkıyorduk.
Elimde olmadan gülümsediğimde beni fark etti. Anlamayarak "Şimdi ne oldu?" diye sordu. "Yok, yok bir şey," dedim ve Arda'nın gerçekten de değişmiş olduğunu fark ettim. Fiziksel olarak da olgunlaşmıştı.
"Söyle," deyince hemen onu geri kazanmış olmamın sevinciyle gülümsediğimi çaktırmamak için "Az önce "Aydınlat beni Güneş" dedin ya, benim tanıdığım Arda bu iğrenç esprisiyle gurur duyardı," diye farklı bir şey uydurdum.
Yola bakmaya devam etti ve "Fark etmemiştim bile. Belki de tanıdığın Arda artık yoktur," dedi.
Beni eve bırakana kadar arabada bir daha hiç konuşmadık. Sessiz geçen yirmi dakikanın ardından halamların evine gelmiştik. Arabadan inmeden önce Arda'ya veda ettim ve ardından gitmesini izledim.
Belki de onunla hemen eskisi gibi olamayacaktık, ama en azından bu bile bir başlangıçtı.
Öğleden sonra kapı çaldığında, sanırım Demir'in gelmesini bekliyordum. Helin ve Esma'yı karşımda görünce bir an şaşırdım fakat mutlu oldum. Esma "Pizza getirdik!" diyerek, Helin'in kucağında tuttuklarını gösterdi. Onları içeri aldım ve kapıyı kapattım.
Helin "Halan yok mu?" diye sordu. "Hayır, kuzenimle parktalar." Esma "Böyle bir günde yalnız kalmamalısın. Helin sabahki halini de anlattı," dedi ve bana sarıldı. O sırada Helin elinde tuttuğu pizza kutularını salondaki büyük masanın üstüne bıraktı. Helin "Lanet olsun, kolayı unutmuşuz!" deyince gülümsedim, "Bizde var!"
Helin "İyi o zaman, gidip alıyorum. Siz de şunları açın," dedi ve mutfağa doğru ilerledi. Esma'ya baktım. Yorgun görünüyordu. Ne olduğunu sormak istedim fakat dün gece Burak'la birlikte olduğunu biliyordum ve zaten daha sonra detaylarıyla anlatacağını tahmin etmiştim. Bu yüzden bir şey sormadım.
Helin "Hadi tıkınalım," deyip mutfaktan döndüğünde, hem elinde yarısı dolu olan kola şişesi, hem de eniştemin aldığından emin olduğum bir kutu bira vardı. "Halanla eniştenin çok sorun edeceğini sanmıyorum. İki tane daha vardı," dedi ve masaya geçti. Gidip televizyondan Dream TV'yi açtım ve ben de kızlarla masaya oturdum. Esma "Polislerden yeni bir şeyler öğrendin mi?" diye sorarken, bir yandan da kendi bardağına Helin'in birasından birazını koydu. Esma'yla ben pek içki sevmezdik, bu yüzden onun bira içmek istiyor oluşu biraz garip gelmişti.
"Hayır, bugün bizden öğrendikleriyle daha fazla araştırma yapacaklar, ama..." diyerek sözüme tam devam edecektim ki, ağzımdaki pizzayı yutamadım. Demir'in bana söylediklerini Arda'ya bile anlatmam zor olmuştu. Kızlara nasıl anlatacaktım?

KAMU SEDANG MEMBACA
Karanlık Lise 2
Fiksi Remaja"Ben uzun zamandır hiçbir şeyden emin olamıyorum. Bir sabah kalkıyorum, yaşamak istemediğimi düşünüyorum. Hayatta kaybettiklerin kazandıklarından fazlaysa yaşamanın ne anlamı var ki? En son ne zaman bir şeyi kazandığımı, en son ne zaman mutlu olduğu...