CVM-5

4.3K 423 119
                                    


Keyifli okumalar...

Gazeteci kızın evinden ayrıldıklarından beri değişmeyen mevzu devam ediyordu. Selim arkadaşının çıkışı karşısında kızgınlığını saklama gereği duymadan tepkisini ortaya koymuştu.

Neden bu kadar üzgün olduğunu bilmiyordu ama çok üzgündü. Hayat ona sert bir kabuğun altına girmesini gerektirecek kadar acımasız davranmıştı. Yaşamı boyunca genel olarak sakin bir adam iken istemeden yaşamak zorunda oldukları onu sinirli ve acımasız bir adam yapmıştı.

Yıllar önce elinde büyüdüğü halasının artık evlenmesini, onu çekip çevirecek bir kadınla yuva kurmasını istemesi belki de sonun başlangıcı olmuştu.

Halası, yakın bir dostunun kızı olan Filiz'i Cesur için uygun görmüş ve tanışmaları için ailesi kızı İstanbul'daki teyzesinin yanına göndermişti. Cesur içinde bulunmaktan hoşlanmadığı bu emrivakiye sırf halasının gönlü olsun diye evet demişti. Kız İstanbul'a gelip Cesur ile birkaç kez görüşmüş, vakit geçirmişti. Aradan geçen üç ay sonunda Cesur ilk zamanlar önyargılı yaklaştığı kızın aslında görücü usulü evlenmeyecek kadar ileri görüşlü ve medeni olduğunu fark etmiş daha da irdelemeden akışına bırakmıştı.

Aralarında asla karşılıklı bir aşk olmamış, fakat birbirlerine saygı ve sevgileri her daim var olmuştu.

Cesur aşkı vaat etmediği ama geleneksel bir şekilde de her şeyi usulüne göre kabul ettiği kızla isteme ve nişan törenlerinin yapıldığı bir akşam evlilik yoluna girmişti.

İki aylık nişanlılığın sonunda evlenmişler ve beklediklerinden daha kolay birbirlerine alışmışlardı. Cesur yalnız günlerine getirdiği rengiyle beraber Filiz'i sevmeye başlamış, evdeki varlığıyla huzur bulmuştu.

Cesur iyi, dürüst ve sorumluluklarına sahip bir koca olmuş, evliliklerinin ilk yılında bu yuvada bir bebeğin varlığına sahip olmak istemişti.

Evliliğinin tahmin ettiğinden daha iyi ilerlediğini düşünen Cesur bir süredir kurduğu baba olma hayalini Filiz'e açmış fakat ilk tartışmalarını da o zaman yaşamışlardı. Filiz bunun için erken olduğunu ve birbirleriyle geçirecek daha çok zamanları olması gerektiğini söylemiş bir de eklemişti.

"Sen zaten durmadan nöbetti, devriyeydi dışarıdasın. Ben bebeğimle oturup seni mi bekleyeceğim?"

Cesur hissettiği hayal kırıklığına rağmen Filiz'i anlamaya çalışarak konuyu daha fazla uzatmamış fakat içten içe de üzülmüştü. Madem hayatını normal insanlar gibi yaşayacaktı peki baba olmak da bu normal yaşama dahil değil miydi?

İkinci evlilik yıldönümlerinde Cesur yine aynı konuyu açmış ve Filiz'in değişmeyen tavrı ile karşılaşmıştı. Zaten bir süredir de kadın artık her şeye boşvermiş gibi davranıyor, Cesur'un tüm sıcak yaklaşımına rağmen araya sürekli mesafe koyuyordu.

Genç adam içinde bulundukları durumdan kendini sorumlu tuttuğu her an onu hiçbir şeye zorlamadığını ve evliliklerinin dayatma değil ikisininde, özellikle Filiz'in daha fazla istemesiyle gerçekleştiğini hatırlatıyordu kendine. Ne kadar anlaşmayla evlenmiş olsalar da Cesur Filiz'i seviyordu. Varlığına alışmış, sayesinde sıcak bir yuvaya kavuşmuştu.

Acımasızca geçen günler boyunca Filiz git gide agresifleşmeye en ufak bir sorun da sürekli Cesur'u suçlamaya başlamıştı. Sürekli dışarıya çıkıyor, Cesur emniyetten çıkıp geldiğinde bile karısını evde bulamıyordu. İlk zamanlar sıkıldığı ve kafa dağıtmaya ihtiyacı olduğunu düşünmüş fakat artık normalin dışına çıktığında içine bir kurt düşmüştü.

Kadın elinden telefonu düşürmüyor, sık sık çalan telefonla konuşurken başka bir odaya geçiyor, Cesur sorduğunda ise memleketten arkadaşım diye cevap veriyordu.

CESARETİN VAR MI? (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin